Booking.com

Kendini Gözlemlemek

“Hayat sadece şu anda yaşanır. Şu anı kaybedersek, hayatı da kaybederiz”
Buddha


Günlük hayatınızda yaşadığınız olaylar karşısında kendinizi ve duyumlarınızı ne sıklıkla gözlemliyorsunuz?  Yoksa günleriniz, kendinizi bile unutturan monoton bir tempoda akıp geçiyor mu?
Anı yaşamak denilen şey aslında, biz bir yandan hayatımızı yaşarken, diğer yandan gözlemci tarafımızın hep tetikte ve  aktif olmasıyla ilgili. Eğer gözlemci tarafımız uykudaysa, hayatı da uyku sersemliği gibi anlamadan yaşayıp gidiyoruz. Ama gözlemci tarafımız tetikteyse, her geçen anın ve kendimizin farkında olduğumuz bir hayatı sürüyoruz.
Peki kendimizi nasıl gözlemleyeceğiz?
Dışarıda olup biten her şeyin farkına duyumlarımız sayesinde varıyoruz. Yani, dışarıda olup biten her şey önce 6 duyumuz aracılığıyla tanınıyor, sonra beyne gönderilen elektriksel işaretler sayesinde analiz edilerek anlaşılıyor. Daha sonra ise bu bir hisse dönüşüyor. Ve en sonunda da bu hisse göre bir tepki veriyoruz.
Örneğin, dışarıdaki sesleri kulağımız sayesinde duyuyoruz. Kulağımız bu sesleri tanıyor. Daha sonra beyin tarafından analiz edilen bu seslerin ne söylediğini anlıyoruz. Anladığımız bu sözlerin içeriğine göre belli bir duyguyu hissediyoruz. Örneğin, bizimle ilgili olumsuz bir şey söylenmişse kızgınlık hissediyoruz. Ve en sonunda hislerimiz sözel yada bedensel bir tepkiye dönüşüyor. Yada belki de duygumuzu içimize bastırarak tepki veriyoruz.
Otomatikleşmiş şekilde tepki vermek yerine, söz konusu durum karşısında gözlemci olabileceğimizi bilelim. Tepkisel (reaction) olmak yerine bilinçli bir şekilde hareket (action) edebileceğimizi ve seçim yapabileceğimizi görelim..
Kızgınlık, öfke gibi duygular hissettiğimizde, tepkilerimiz bilinçsizce ve otomatik bir şekilde oluşuyor. Öfkemizi tepki vererek boşalttığımızı zannediyoruz. Halbuki ne kadar tepki verirsek o kadar çok karşı tepki aldığımızdan, bu öfke katlanarak artıyor ve nerdeyse günümüzün tamamına ve hatta öfkemizin asıl kaynağıyla ilgisi olmayan alanlara da yayılıyor. Bundan en çok da sevdiklerimiz etkileniyor.
Halbuki, duyularımızı ve duygularımızı bastırmadan gözlemlesek ve tepki vermek yerine bilinçli bir seçim yaparak hareket etsek hem karşı tepkiyi kesip çözüme daha hızlı ulaşacağız hem de enerjimizi sadece bize fayda sağlayacak şekilde yönlendireceğiz.
Gözlemci tarafınızı daha uyanık tutmak için en basit teknik, nefes alış verişinizi izlemek. Bunu siz de uygulamaya çalışın. Göreceksiniz ki, hangi ruh halinde olursanız olun, nefesinize konsantre olup bir süre gözlemlediğinizde, zihniniz her nerede olursa olsun hemen yaşadığınız ana geliyor. İşte o an gözlemci tarafınız aktif hale geçiyor ve duyumlarınızı gözleyebiliyorsunuz. Sonrasında ise otomatik tepki vermek yerine bilinçli bir aksiyon almak son derece kolaylaşıyor.
Gözlemci tarafımız her an tetikte ve aktif olsa, seçimlerimizi hep bilinçli bir şekilde yapardık. Her anın farkında yaşardık. Her anın tadını çıkarırdık. O an gerçekten neye ihtiyaç duyduğumuzu kolaylıkla fark eder, tepki vermek yerine, ihtiyaçlarımızı karşılayacak aksiyonları alırdık. Akşam yatağa yattığımızda ise günümüzün ne kadar verimli geçtiğini düşünür  huzur içinde uykuya dalardık.
Gününüzün hep böyle geçmesini istemez miydiniz? Haydi o zaman, gözlemci tarafımızı uyandıralım ve hiç uyutmayalım!
“Uyan! Düşüncelerine tanık ol. Sen gözlemleyenin ta kendisinin, gözlemlediğin değil..”
Buddha
Sevgiler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder