Booking.com

İyilik yaparsan...






Kişisel Gelişim : İyilik yaparsan...



Bazı arkadaşlar bunu mutlaka “…kötülük bulursun” diye tamamlayacaklardır ama ben öyle düşünmüyorum. Bana göre : “İyilik yapan, eninde sonunda iyilik bulur.” Nasıl olur bilmiyorum, fakat buna inanıyorum. İnsanlar o kadar da kötü değil. Belki de insanlara yeteri kadar güvenirseniz, onlar da mutlaka size güveninizin karşılığını verirler.
Hayatta ilk karşılaştığımız insanlara hep açık bono veririz. Nasıl mı? Onlara güvenerek. Ama onların yaptıkları, davranışları, sözleri… Ondan sonraki davranışlarımızı etkiler. Ya kişiler kendilerine verilmiş krediyi hemen harcarlar; ya da yavaş yavaş.. O zaman , o insanları yavaş yavaş defterden silme aşamasına geliriz.
Ama bazı insanlar da onlara öngördüğünüz krediyi öylesine karşılıksız bırakmazlar; öylesine aldıklarının karşılığını verirler ki, belki de gerçek, arkadaşlıklar, dostluklar böyle ortaya çıkar.
İyilik, belki de insanların kişiliklerindeki erdemler kadar karşılık bulur. Belki de insanları ölçmenin bir yoludur. İyilik yap, insanlara.. durmadan iyilik yap. Bakalım sonunda ne oluyor..?
Aslında yapılan bir işin, bir iyiliğin karşılığını beklemek, hiç de erdemli bir davranış değildir. 
Ne demiş atalar : “İyiliği yap, denize at. Balık bilmezse Halık bilir..” Yani yaptığımız her hareketin bir gözleyeni bir değerlendireni vardır. Çoğu kez senin kendi hareketlerini değerlendirmen yetersiz kalır. Ama bazı gözler hep üzerimizdedir :”Bu insan nasıl davranıyor, diğer insanlarla ilişkilerini nasıl ayarlıyor?” Biz başkalarını değerlendirirken, mutlaka bizi de bir değerlendirenler var. Ama açıktan ama gizli… Bir yerlerde defterimizin tutulduğundan hiç kuşkunuz olmasın.. Bir gün her şeyin hesabı soruluyor. En azından insanın böyle davranmasında yarar var. Böylece kimse zararlı çıkmaz.
Bakın Pançantra ne demiş : “ Bir dana binlerce inek arasında kendi anasını nasıl seçer ve bulursa, insanın yaptığı iyilik ve kötülükler de eninde sonunda gelir onu bulur.” 
En aşağısından ben buna inanıyorum. Ve buna  inananların çoğunlukta olduğuna da inanıyorum.
Gerçi, “İyilik yaparsan …”  “sonunda kötülük bulursun,” diye bu sözü tamamlayacakların sayısı  oldukça çok olsa da. Bu ancak onların, hayatta düşüşlerini, kalkışlarını işaret eder. Başkaları yüzünden kaç kere iflas etmişlerdir ve sonra ayağa kalkmışlardır. İnsanlara nasıl güvensinler.
Fakat bu belli ki yanlış değerlendirme meselesi. İnsanları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şimdi, günümüzde bile, telefon ediyorlar : “Ben polisim, şimdi gidin falan yerdeki taşın altına şu kadar parayı koyun..!” diyen insanın sözüne inanıp, götürüp parasını üç kağıtçıya, düzenbaza kaptıran insanların sayısı az değil.  
Çoğumuz  “kandırılmışız”dır… Şu yada bu nedenden. Sonra çok kez dizlerimize vurup, “Ben o insanlara nasıl inandım..!” deyip pişman olmak, dizlerini dövmek hiçbir şeyi çözümlemez. Akıllı olmak gerekir. Elbette karşıdaki insanları da akıllıca ölçütlerle değerlendirmek gerekir. Sonsuz güven, ya da “o yapmaz..”diye açık bono güvenmek pek de akıllıların işi değildir. Herkesin kredibilitesi aslında bellidir. Şöyle biraz karıştırdınız mı, hemen ortaya çıkar.
İyilik üzerine ne demiş atalarımız:
Bir kimseye edilecek iyiliğin en mükemmeli o kimseyi minnet altında bırakmayanıdır(Balzac)
Her şeyden önce iyi olalım, ondan sonra mutlu oluruz. (JJRousseau)
İnsan, hayatında yaptığı iyilikler kadar mutlu olur. (Şehabeddin Ahmed)
 İyilik, insanlık sanatıdır. (Nizami)
İyi dost kara günde belli olur.
İyiliğe iyilik her kişinin kârı, kötülüğe iyilik er kişinin kârı.
İyilik eden iyilik bulur….
İşte bunlar dağarcığımızdan  “iyilik” üzerine birkaç güzel söz. Hala sizi “iyilik” yapmaya ikna edemediysem ;  o zaman size ufak bir fıkra anlatayım. Belki o zaman iyiliğin erdemine inanabilirsiniz:
Philadelphia’da bundan yıllarca önce çok yağmurlu bir günde ve saatler gece yarısını biraz geçe bir otelin önünde duran arabadan inen orta yaşın üzerindeki karı-koca içeri girerler.. Resepsiyonda genç bir adam durmaktadır..
Çift oda ister. Resepsiyon görevlisi “Burası küçük bir yer. Ve tam 3 tane toplantı yapılıyor.. Hiç boş yerimiz yok maalesef. Ama sizin gibi bir çifti bu yağmurda sokağa bırakamam. Buyurun benim odamda kalın. Bir süit değil ama rahat edersiniz” der..
Karı-koca çok sevinir ve adama teşekkür ederler.. Ertesi sabah ayrılırken adam genç resepsiyon görevlisine şöyle der: “Siz burayı değil Amerika’nın en iyi otelini yönetmelisiniz. Kim bilir belki bir gün size bir otel yapabilirim..” Gülüşürler ve karşılıklı sıcak ifadelerden sonra karı-koca otelden ayrılırlar..
Aradan yıllar geçer. Resepsiyon görevlisi olayı unutmuştur bile.. Bir gün bir mektup alır. Mektupta o adam o geceyi hatırlatmakta ve kendisini New York’ta 5’inci cadde ile 34’ün kesiştiği noktada beklediğini söylemektedir. Mektubun içinde bir de New York’a uçak bileti vardır.
Genç resepsiyon görevlisi New York’a gider.. Adam onu verdiği adreste beklemektedir. El sıkıştıktan sonra köşedeki kırmızı binayı gösterip şöyle der: “Bak.. İşte otelin…”
Bunu söyleyen adamın adı William Waldorf Astor’dur..
Ve bu ülkenin en iyi otellerinden biri olan Waldorf Astoria’nın ilk Genel Müdürlüğü teklifini alıp bu görevi yapan genç resepsiyon görevlisinin adı da George C. Boldt’tur..”
Gördünüz mü dünyayı.. Yaptığınız en ufak iyiliğin bile bir gün nerede, nasıl karşınıza çıkıp size ne sunacağını bilemezsiniz. Evet. Ben hala inanıyorum.
“İyilik yap ki, iyilik bulasın..”  Ne yapalım .. İnanmayanlar da haydi kendi köşesine.

kaynak :http://blog.milliyet.com.tr/kisisel-gelisim---iyilik-yaparsan/Blog/?BlogNo=489517

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder