Bir sevişme sırasında milyonlarca sperm gösterişli bir dalga
eşliğinde vajinaya dalar. Hepsi bir şey için programlanmıştır; "Yumurtayı
bulmak ve kırksekiz saat içinde kendileri ölmeden evvel onun içine
girmek".
Kuyruklarını çırparak ilerleyen ve acil bir şekilde odaklanmış
muazzam bir ordu.. Vajinanın savunma sistemi de kendini bu istilacılardan
korumak için saldırır. Bundan sadece bir kaç sperm kurtulabilir. Kalmayı
başaranlar "yumurtayı" tespit eder. Onlardan çok daha büyük ışıklı
beyaz bir küre, hareketsiz ve parlak. En sonunda minik bir sperm yumurtanın
yüzeyine ulaşır, içeri kabul edilir ve onun özünde erir. Bu erkeklerle
kadınların birlikte yaratmaya mecbur oldukları nefes kesen iç güdüdür.
Kadınlar açısından ele alalım;
Hükmedilme ve işgal edilme korkusu veya erkek enerjiyi yabancı
olarak algılamak..
Erkekler açısından bakalım;
"İçinde kaybolma korkusu"
Kadın ve erkek arasında bir yakınlaşma olduğunda da aynı
dinamikler biz farkında olmadan harekete geçer.
Kimse sadece dişi veya sadece erkek değildir. Yalnızca
hormonların oranı farklıdır.
İŞİN ANAHTARI İSE BU İKİ YÖNÜMÜZÜN DENGELENMESİDİR.
(Teslimiyetle Gelen...Judith Orloff )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder