Booking.com

VÜCUDUNUZA “KAPA ÇENENİ” DEMEYİ BIRAKIN


İnsan vücudu, mükemmel bir şekilde yaratılmış ve otomatik ayarlama, otomatik savunma, otomatik tamir etme ve otomatik yenileme vazifelerini üstlenen çok karmaşık bir sisteme sahiptir. İşte bu muazzam sisteme otoregülasyon sistemi denir.
Bu otoregülasyon sisteminiz zayıflamaya başlayınca size bazı sinyaller vermeye başlar. Halsizleşmeye başlarsınız, uykunuz düzensizleşir, yedikleriniz artık sizi uzun süre tok tutmaz vb. uzun liste sinyaller meydana gelir. Gerçek hekimler, bu sinyalleri doğru bir şekilde anlayıp bu zayıflayan otoregülasyon sistemini, ona uygun, maddi ve manevi ihtiyaçları ile güçlendirmeyi reçete eder.
Maalesef günümüz insanlarının çoğu bu sinyallere aldırış etmez ve bu sinyalleri doğru anlayan gerçek bir hekime denk gelmeniz kolay değildir. Günümüz insanlarının çoğu otoregülasyon sisteminin verdiği “benim gücüm azalıyor, beni doğru ve temiz gıdalar ile besle, ruhunu temiz duygular ve temiz davranışlar ile güçlendir, tembelliği bırak artık, uyan, kalk, yürü ve bana iyi bak” mesajını içeren sinyallere aldırış etmez ve tam tersine, hareketsizlik, toksik hava, toksik gıdalar, toksik ağır metaller, toksik düşünceler ve toksik davranış şekilleri ile otoregülasyon sistemlerini ve tüm hücrelerini daha çok zayıflatmaya devam eder.
Buna eş zamanla, bunu fırsat bilen, dışardan gelen hırsızlar (dışardan bulaşan mantar, küf, virüs, parazit vb. patojenik mikro-organizmalar yani mikroplar) ve içeride fırsattan güçlenen hırsızlar (içinizde doğal olarak az sayıda bulunup fırsattan istifade artışa geçen kandida gibi fırşatçı mikro-organizmalar yani mikroplar), bu zayıflamış otoregülasyon sistemine kolayca sızarlar ve sinsi bir düşman gibi size şu farklı şekillerde zarar vermeye başlarlar:
1- Hücrelerinizin besinlerine göz koyarlar ve bu şekilde hücreleriniz, dokularınız, organlarınız ve sonuç olarak siz zayıflamaya ve halsizleşmeye başlarsınız. (Düşük hayat kalitesi)
2- Ürettikleri toksinler (zehirler) veya bizzat kendileri hücrelerinize bağlanarak hücrelerinizin kimliklerini değiştirirler ve hücreleriniz bu şekilde vücudunuz tarafından düşman ilan edilecek yeni bir hale dönüşürek immün sisteminizin yani bağışıklık sisteminizin savaşına maruz kalır. (Otoimmün ve otoinflamatuar hastalıklar)
3- Ürettikleri toksinler (zehirler) ile veya bizzat kendileri hücrelerinizin dejenere olmasına (yaşlanmasına) ve sonunda ölmesine yol açar. (Dejeneratif hastalıklar)
4- Ürettikleri toksinler (zehirler), hücrelerinizin içinde depolanıp hücelerinizin mutasyonuna yani kansorejen bir hücreye dönüşmesine yol açar. (Kanserler)
Herşeye rağmen, tüm bu süreçlerde sizin kendi ellerinizle zayıflattığınız vefalı dostunuz olan otoregülasyon sisteminiz sizi tüm yaptıklarınıza rağmen yalnız bırakmaz. Size, gerçek hekimlerin anlayacağı farklı sinyaller gönderir, ve size ağrı ve sızı gibi bazı imdat çığlıklarını ve alarm seslerini duyurmaya çalışır. Bununla da yetinmez, bu maruz kaldığınız hırsızları yakalamak ve bertaraf etmek için immün sistemi yani bağışıklık sistemi dediğimiz vücudun askerlerini harekete geçirir ve savaş başlatır. Bu savaşın belirtilerini, ağrı, ateş, terleme vb. farklı inflamasyon yani iltihabi belirtiler ile görebilir ve hissedebilirsiniz.
İşte burada gerçek hekimlik ortaya çıkar. Gerçek bir anne, nasıl ağlayan bebeğine kızmak ve ona “kapa çeneni” demek yerine, bu ağlamanın ardındaki problemleri doğru bir şekilde anlamaya çalıştıktan sonra, bebeğine en uygun ve en nazik yöntemler ile yardımcı olmaya çalışıyor ise, gerçek hekim de, en vefalı ve sürekli doğruları söyleyen bu otoregülasyon sisteminizin verdiği farklı sinyalleri, farklı imdat çığlıklarını ve farklı alarm seslerini doğru bir şekilde anlamaya çalışır ve bunları susturmak yerine, otoregülasyon sisteminize dostça davranıp destek olmaya çalışır. Onu doğru, temiz, maddi ve manevi ihtiyaçları ile güçlendiren bio-dostu ilaçlar reçete eder ve otoregülasyon sisteminizi, işleyişini bozan ve onun yolunun önünü tıkayan zararlı maddelerden, bio-dostu ve nazik yöntemler ile ve doğru aşamalar ile arındırmaya çalışır.
Ama gel gelelim kendini modern sanan tıp ve kendini modern sanan 21. yüzyıl insanları, kendi öz vücutlarına ve kendi öz otoregülasyon sistemlerine düşmanca yaklaşırlar. Nasıl mı ?
Otoregülasyon sisteminin farklı yöntemler ile sesini duyurmaya çalışmasına “Kapa Çeneni !” diyen yöntemler kullanarak.
Kronik ağrınız vardır, vücudunuz size “imdat bana yetiş, bana yardımcı ol” diye çığlıklar atıyordur. Konvansiyonel batı tıbbının güya bazı modern algoloji uzmanları gelir ve size “kronik ağrı bir hastalıktır, bir belirti değildir ve vücudunuz aptal olduğu için size abartılı sinyaller veriyor” diyerek bu imdat çığlıklarını anlamadıkları için sustururmaya çalışırlar. Nasıl mı ? Radyofrekans vb. sinir hücrelerini ve ağrı mekanizmalarını bloke eden yöntemler ile. Tabi bunun uzun süre kalıcı olmasında her zaman başarılı olamazlar. Çünkü aptal sandıkları bu otoregülasyon sistemi çoğu zaman bu blokajları onarır ve kronik ağrılarınız tekrar gündeme döner.
Otoimmün hastalığınız vardır. Kendini modern tıp sanan konvansiyonel batı tıbbı uzmanları size “vücudunuzun bağışıklık sistemi şaşırmış, kafayı yemiş ve kendi vücudunuza saldırıyor” der. Halbuki bazı toksinler vücudunuzun bazı hücrelerine bağlanarak, o hücrelerin kimliğini bozmuştur ve immün sisteminiz yani bağışıklık sisteminiz doğal vazifesini yapıyordur. Ya da dolaşımınıza sindirilmemiş bir gıda sızmıştır (sindirilmemiş gluten ve sindirilmemiş kazein gibi sindirilmemiş protein parçacıkları) ve doğal olarak yine immün sisteminiz yani bağışıklık sisteminiz harekete geçmiştir. Yabancılaşan hücrelerinize veya yabancı maddelere (kan dolaşımındaki sindirilmemiş besin parçacıklarına) savaş açar ve bu savaşın adına tıpta inflamasyon yani iltihap denir.
Ama vücuda düşman olan ve kendini hekimlik yaptığını sanan konvansiyonel batı tıbbı uzmanları, bağışıklık sisteminize “kapa çeneni ve vazifeni yerine getirme” diyen toksik kimyasallar verir. Ama bunun da etkisi çok uzun sürmez. Vücudunuzun askerleri olan immün sisteminiz yani bağışıklık sisteminiz, zorla susturulduğu için, hırsızlar yani farklı toksinler daha da çoğalarak, başka dokularda cirit atmaya başlarlar ve bilindiği üzere tüm bu susturucu ilaçlara rağmen otoregülasyon sisteminiz, immün sistemini yani bağışıklık sistemini tekrar saldırıya geçirir ve alın size 2. ve 3. ve hatta 4. ve 5. otoimmün hastalıkları.
Madem bu kadar vücudunuza düşmansınız, o zaman bundan sonra gece yarısı arabanızın veya evinizin alarmı çaldığı zaman sizi rahatsız ediyor diye alarm sesini susturup tekrar yatın şekerim ! Arabanız ve eviniz mi daha değerli yoksa vücudunuz mu ?
Hatta daha ileri gitsem ve arabanızın veya evinizin alarmı sürekli çalıyorsa ve bu sizi çok rahatsız ediyorsa o zaman alarmı da kökten bir çözüm olarak yerinden sökün ve böylece artık sizi rahatsız edecek alarm kalmasın desem kaç kişi bunu yapmaya cesaret edebilir acaba?! Ama vücuduna bunu yapanlar inanın çoktur. Bademcikler sürekli mi iltihaplanıyor, aldır bademciği gitsin. Tiroid sürekli mi iltihaplanıyor, aldır tiroidini gitsin vb. mantıkta insanlar elbette az değil.
Ama unutmayın arabınızın ve evinizin alarmı hatalı veya abartılı ötebilir ama vücudunuz hiçbir zaman size aptal sinyaller vermez ! Aptal olanlar bu sinyalleri anlamadıkları için bu alarm sinyallerine aptal ve hatalı sinyaller diyenlerdir ! Hele hele bu alarmı komple sökmeyi önerenlere ne dememiz gerektiğini siz düşünün.
Vücudunuzu en az eviniz ve arabanız kadar seviyorsanız, onun alarm seslerine kulak verin. Gaflet uykunuzu bölün ve alarmın ardındaki sizi yiyen endojen yani içsel ve eksojen yani dışsal toksinleri bio-dostu yöntemler ile kovun.
Arabanızın ve evinizin telafisi olabilir. Ama kaybettikten sonra vücudunuzun telafisi bu dünyada yoktur. Dünyanın tüm malı size kendi dokularınız ve kendi organınız gibi bir doku ve organ yaratmaya kadir değildir. Ama otoregülasyon sistemine dostça yaklaşarak, ona iyi bakarsanız, yani ona zarar veren toksinleri bio-dostu yöntemler ile uzaklaştırır ve ona doğru ihtiyaçları ile destek olursanız, ALLAH’IN size bahşettiği bu inanılmaz otoregülasyon sistemi, otomatik tamir ve otomatik yenileme vazifesi ile organlarınızı çok geç olmadan yenileyebilir ve kronik hastalıklarınız hiç olmamış gibi tamamen düzelebilir.
Tabi ki, Gerçek Şifayı veren ALLAH, hastalığınız ile ilgili tüm bulmaca parçalarını (doğru ve nedensel teşhis, doğru hekim, doğru aşamalar ile  yapılan doğru tedaviler, bu tedavileri uygulayabilmek ve sürdürebilmek için maddi ve manevi hazırlılık vb.) doğru bir şekilde birleştirmenize yardımcı olursa. Aksi takdirde, sürekli daldan dala dolaşır, dünyayı gezer durusunuz da bulmacanın bir parçası sürekli eksik kalır.
Son olarak, vücuda düşmanca yaklaşan günümüzün kendini modern olarak lanse eden tıp sisteminin yaygın olması ve kendini bilimsel tıp olarak yutturmaya çalışması, doğru olduğu ve gerçekten bilimsel olduğu anlamına gelmez. Günümüzde hemen hemen her yerde, zülüm, haksızlık, hırsızlık, sahtekarlık, taşiş, kandırmacılık, ihanet, yalancılık, vefasızlık, kibir vb. manevi hastalıklar ve manevi hastalar yaygındır ve yaygın olmaları doğru oldukları anlamına gelmez. Aslında böyle bir dünyaya en çok yakışan tıp da bu konvansiyonel batı tıbbıdır.
Yeni dünya düzeninin zorlayıcı gücü ile yaygınlaşmış konvansiyonel batı tıbbı, aynı düzenin gıdaları gibi genetiği değişmiş ve toksik yani zehirli bir sistemdir. Ayrıca, bu tıp sistemi, öğrencilerinin beyinlerini, “insan maymundan türemiş aptal bir robot parçalarından meydana gelen bir makine”“tıp pozitif bir bilimdir”“kronik hastalıkların nedenlerinin çoğu bilinmiyor”“sinir hücreleri yenilenmez”“bizim ürettiğimiz kimyasallar ve tedavi yöntemleri dışında ne varsa bilimsel ilaç veya bilimsel tedavi yöntemi değildir” vb. en güncel modern bilime zıt yalanlar ve efsanaler ile zehirlemeye çalışır.
Halbuki, insan vücudu muazzam bir şekilde içiçe girmiş harika sistemlerden oluşan beden ve o hakkında az bilgimiz olan esrarengiz ruh bütününden meydana gelen birçok yaratılmışlardan üstün tutulmuş bir varlıktır. Modern bilim ışığında sinir hücreleri yenilenebilir ve buna nörogenez denir. Genlerdeki hatalar, bazen gıdalar ile bile düzeltilebilir ve buna epigenetik denir.
Kronik ağrılar, otoimmün hastalıklar vb. sistemik, komplike, karmaşık ve kronik hastalıkların tüm bulmaca parçaları doğru bir şekilde birleştirilir ve altta yatan nedenleri tüm gereken tedaviler ile bütüncül bir şekilde ve bio-dostu yöntemler ile tedavi edilirse, elbette ALLAH’IN izniyle iyileşebilir ve sadece belirtilerin kaybolmasından öte bu hastalıklar hiç olmamış gibi eski sağlığınıza kavuşulabilirsiniz.
Hayırlı şifâlar dileğimle …
Cemil A. Sülemi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder