Booking.com

Yanlış yargılar - Önyargı





Bir köyde tek başına yaşayan hamile bir kadın, (çocuğu doğmadan önce kocası ölmüş) kendisine arkadaş olması açısından dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye başlar. Gelincik kadının yanından bir an bile ayrılmaz. Her ne kadar evcil bir hayvan olmasada, oldukça uysallaşır. Bir kaç ay sonra kadının çocuğu doğar. Tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadır. Günler geçer ve kadın bir gün bir kaç dakikalığına da olsa evden ayrılmak zorunda kalır. Gelincik ile bebek evde yanlız kalmışlardır. Aradan biraz zaman geçer ve anne eve gelir. Eve geldiğinde gelinciği ve kanlı ağzını görür. Anne çıldırmışcasına gelinciğe saldırır ve onu oracıkta öldürür. Tam o sırada içerideki odadan bebek sesi duyulur. Anne odaya yönelir ve odada beşiği, beşiğin içinde bebeği ve bebeğin yanında parçalanmış olan yılanı görür.

Toplumumuzda yaşanan sorunların ana nedenlerinden biri, insanların yeterli bilgiye sahip olmadan olayları yorumlamasıdır. Başkalarının düşünce ve davranışları hakkında hüküm verirken, elimizdeki veriler çoğu zaman yeterli olmuyor. Davranışların nedenini bilmeden çok yanlış yargılara varabiliyoruz.

Önyargı, aşağıdaki gibi tarif edilebilir;

Bir kimseyle, veya herhangi bir şeyle ilgili olarak, belirli bir olaya, duruma, ya da görmeye dayanan, önceden edinilmiş kanıya varmak, veya bir kişinin herhangi bir konuda yeterli kanıta dayanmayan, olumlu ya da olumsuz yargısı."


Görsel bir önyargı örneği:

Ağağıdaki görüntüye bir bakın, yüz hatları kızgın gibi görünen kişi sol tarafta, sakin yüz hatlarına sahip kişi ise sağ tarafta olduğunu görüyorsunuz. Şimdi mümkünse yaklaşık 4 metre uzaklıktan bu resme bir bakın, farkı gördünüz mü?



Bu illuzyon, Glasgow Üniversitesinden Phillippe G. Schyns ve Aude Oliva tarafından hazırlanmıştır. Demek ki; "hayatta hiç bir şey göründüğü gibi olmayabilirmiş“, ne dersiniz?

Önyargısız olan kişiler, yaşama farklı gözle bakabilen kişilerdir. Ne zaman bir olaya önyargıyla yaklaşacak olursanız, bu yüz görüntüsü aklınıza gelsin, subjektif değil de, objektif olmayı tercih edin. Önyargısız ve yargısız infazlardan uzak bir dünya dileğiyle.


Öngörü - Önyargı

“Öngörü” kelimesinin, dilimize yeni yeni yerleştiğini ve tahmin, kestirme, önceden görme, keramet gösterme gibi anlamları taşıdığını düşünsek de, daha çok "tahmin" kavramında yoğunlaştığını görüyoruz. Örneğin, fikrinizi almak isteyen biri; “Bu konudaki öngörünüz nedir?” Ya da, bir maçın neticesini önceden bilmek isteyen muhabir, otoriteye yönelip; “Gelecek maç için öngörünüzü öğrenebilir miyiz?“ diye soruyor.

Önyargı ise, "öngörü"den çok farklı bir anlam taşımakta, şöyle ki; bir kimse, ya da şeyle ilgili olarak değişik olay, koşul, görüntü ve düşüncelere dayanarak, önceden oluşmuş, olumlu veya olumsuz düşünceler, önyargı adını alır. Bu anlayışın sonucunda, toplumsal değer yargıları doğrultusunda, bir dışlama ve aşırı tepki gösterme hali ortaya çıkmaktadır.

Yani, öngörüdeki saptamalar, bir bakıma önyargıdan daha mantıklı, daha temkinli. İnsani değerler açısından, özünde bireysel anlamlar yatsa bile, öngörü için en azından, ”at gözlüğü ile olaylara bakmama”nın getirisidir, diyebiliriz.

Önyargı için söylenebilecek şeyler ise çok açık ve nettir. Bu kavramın uzantısı olarak, dedikodu edercesine, hakkında olumsuz şekilde konuşulan kişi, veya konu, kısır tartışmalarla gündemi bir müddet işgal ettikten sonra unutulacak, ya da unutturulacak; ne elde edinilmişse edilecek, ve sözüm ona arkasından yepyeni beyaz bir sayfa düzenlenecektir.

Ortaya bir iddia atıldığında, “Ben de bu iddiayı duymuştum..” deyip, o düşünceye karşı çıkılamayacağını, önyargıyla kabul etmek ne derecede isabetli olabilir ki? Şayet, etik anlayışın çöktüğü bir toplumda ve bu değerleri etkileyen faktörler dikkâte alınmaksızın bir değerlendirilmeye gidiliyorsa, ortaya konan iddia nasıl kabul edilebilir?

Meseleyi tek yönlü tartışmak istemiyorum ama, maalesef burada garip bir tutumla, gözü kapalı karar verme, iyileri ortadan kaldırıp, kötüleri el üstünde taşımaya gayret gösterme becerisi ortaya konmaktadır. Ve önyargı ile konular, bir çıkmazdan çıkıp, başka çıkmazlara giriyor. Şimdi bana, önyargılı olmanın tek bir olumlu yanını söyleyebilir misiniz?

İster beğenin, ister beğenmeyin. Bence öngörülü olmak, önyargılı olmaktan çok daha iyi. Önyargı, toplum içinde yapay bir anlayış oluşturup, yapılacak eleştirilerin daha da ağırlaşmasına yol açmaktadır. Özüne dönük yaşayan bireyler, “doğru“ ile ilişkinin nasıl kurulacağını öğrenip, evrenselliğe ulaşma yolunu tercih ederken, önyargılı ve öngörülü olmak istemiyorlar.

Tarih boyunca süren önyargılar nedeniyle, nice insanın harcandığına tanık olmadayız. Örneğin, Galileo. Mistik tutkuların karaladığı bilim adamı Darwin. Bağnazlık, tutuculuk sembolü güçlerin canına kıydığı, İbni Arabi. Ve daha niceleri. Ne var ki, insanlığın en ileri safhasındaki toplumlarda bile, önyargılı olmak tutku haline dönüşmüş, doğru olan her şey bu nedenle “eğri“ kabul edilerek, böyle bir seviyeye getirilmiştir.

Önyargı, insanın kendi kendine taktığı, geniş düşünmeyi engelleyici bir kilittir.

Alıntıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder