Booking.com

GÜNE İYİ BAŞLAMAK İÇİN

KAHVALTI ile ilgili görsel sonucu

Sabahları uyanmak işkence gibi mi geliyor? Kendinizi bir toplantı esnasında yumuşak bir yatakta mı hayal ediyorsunuz?
Merak etmeyin yalnız değilsiniz. Neyse ki, yaratıcılık, üretkenlik, verimlilik ve genel ruh halinizi artıracak bir kaç basit ve çok etkili sabah rutini önerilerimiz var.

Güçlü ve sağlıklı bir kahvaltı yapın

Kahvaltının günün en önemli öğünü olduğunu hepimiz biliriz. Gün boyunca almamız gereken enerjinin büyük bir çoğunluğunu bu öğünde alırız. Bu sayede gün içerisinde işinize daha rahat odaklanabilir ve üretkenliğinizi arttırabilirsiniz. Yapacağınız kahvaltıdan daha verimli bir sonuç almak istiyorsanız özellikle yüksek besin kaynağı, vitamin ve mineral içeren gıdalara yönelmelisiniz.

Egzersiz yapın

Egzersiz yapmanın vücudumuz için önemli olduğunu biliyoruz fakat egzersiz için en iyi zamanın günü ilk saatleri olduğunu biliyor muydunuz? Sabahları yapacağınız birkaç dakikalık egzersiz vücudunuza ve ruh halinize iyi gelecektir. Böylelikle odaklanmanız artacak, daha çözüm odaklı olacak ve daha iyi hissedeceksiniz.

Kişisel sorunlarınızı işe başlamadan önce çözün

Ofis ortamında dikkatimizi dağıtan bir çok unsur var fakat böyle durumlar kısa süreli dikkat dağıtıcılar olduğu için işimize kaldığımız yerden devam edebiliyoruz. Halbuki önceki günden özel hayatımızla ilgili yarım kalan bir işimiz var ise bunu çalıştığımız esnada yapmaya çalışırsak, bu durum dikkatimizi dağıtmak için yeterli olacaktır. Dikkatimizin dağılmaması için bu gibi işlerimizi daha sonra yapmak üzere erteleyebiliriz.

Meditasyon yapın

Egzersiz vücudumuzu şekillendirir. Meditasyon ise, zihninizi açarak, sorunlara ve insanlara karşı olumlu bir tutum edinmenizi sağlar. Uyandığınızda kendinize 15 dakika ayırın ve işlerin nasıl daha iyi gittiğine tanık olun.

Gün için hedeflerinizi belirleyin

Günlük planlarınızı konusunda organize olmanız, verimliliğiniz arttırmanız açısından önemli bir faktördür. Planlarınız konusunda yazılı bir liste oluşturursanız, zamanı da daha iyi yönetebilirsiniz. Sabah saatleri, günlük planlarınızı değerlendirmek için en iyi saatlerdir, dinlenmiş gözler, belki de size daha önceki günden daha farklı bir bakış açısı katacaktır.

Ekranlardan uzak durun

Gün içerisinde bir monitörün önünde 8 saat bir sandalyeye yapışmış vaziyette oturuyor iseniz, gözlerinize ve beyninize biraz izin vermeniz rahatlamanıza yol açacaktır. Kendinize ait olan bu zamanda, güneşin batışını izleyebilir, müzik dinlemek yerine dışarda kuşların cıvıltılarını dinleyebilirsiniz.
İlk zamanlarda bahsettiğim rutine alışmak zor olabilir ama denediğiniz zaman konsantrasyonunuzun, verimliliğinizin, üretkenliğinizin arttığını görecek ve daha olumlu bir insan olabileceksiniz.

Neden mutlu olamıyorum ?

İlgili resim

Çoğu insanın hayatı mutlu olmayı beklemekle geçer ve bir çok kişi de hayatında bir kaç defa da olsa neden mutlu olamıyorum sorusunu kendisine sorar.Zannedilir ki sevdiğimiz bir işte çalışmak, hayatına yol arkadaşı bulmak birdenbire olacak ve bir anda tüm kapılar açılacak fakat işin aslı hiç bir zaman bu şekilde olmaz. Ve akıllarda hep şu soru canlanır “Neden mutlu olamıyorum” .Mutluluk öyle hiç emek sarf etmeden bir anda olabilecek bir şey değil, bunun için emek harcamanız gerekmektedir. Gerçek mutluluk hayattaki statünüz, servetiniz ya da güzelliğiniz ile alakalı değildir içten gelen bir olgudur.Hayatta gerçek mutluluğa ulaşmak için hayatınızda bazı ayarlamalar yapmanız gerekmektedir. Hayatınızın her anında uygulamanız bazen zor olabilse de mümkün olduğunca farkındalık ile yaşarsanız gerçek mutluluğa kavuşmanız zor olmayacaktır.
Neden mutlu olamıyorum dememek için hayatınızda yapmanız değişiklikler

1. Mutluluğunuz diğer insanlara bağlı olmasın

Hayatınızda bulunan insanlara değer vermeniz başka bir şey, hayatınızı onlara göre şekillendirerek mutlu konusunda bağımlı olmanız ayrı. Hal böyle olunca ister istemez hayal kırıklıkları yaşamanız kaçınılmazdır.
Öncelikle çevrenize karşı beklentilerinizi düşürmeyi öğrenmelisiniz. Beklentileriniz ne kadar fazla olur ise mutlu olmanız da o kadar kolay olacaktır.
Unutmayın kendi mutluluğunuzun sorumlusu sadece sizsiniz, bunu sadece siz kontrol edebilirsiniz. Sürekli başka insanların size ne yaptığı veya nasıl hissettirdiği konusunda şikayet etmeyi bırakın ve kontrolü elinizi alın.

2. Kıskançlığı bırakın

Kıskançlık bir insanın sahip olacağı en yıkıcı özelliklerden biridir. Hayatta illa ki sizden daha zengin, daha başarılı, daha güzel ya da daha yakışıklı insanlar olacaktır fakat umursamalı mısınız? – Tabi ki hayır!
Sadece inanman gerekiyor. Kıskançlığı bir kenara bırak ve kendi hayatına odaklan.

3. Diğer insanlar için sevinin

Artık kıskanç olmadığınıza göre, bir sonraki kabullenişe geçebilirsiniz.
Sosyal hayatınızda sizin istediğiniz hayatı yaşayan ve mutlu olan insanlar her zaman vardır. Unutmayın ki onlarda sizinle aynı şeyleri yaşadılar. Muhtemelen istedikleri işi,eşi veya hayatı elde etmek için mücadele ettiler ve bir veya bir kaçını başardılar.
Siz de bir an önce hayatınızı değiştirmeye başlarsanız siz de aynı şekilde ödüllendireleceksiniz. Unutmayın başkasının mumunu üflemek sizinkini daha parlak yapmayacak!

4. İnsanlara karşı iyi olun

İyi olun derken ne demek istediği biliyorsunuz ? Çünkü mutsuz olmanızın sebeplerinden birisi de bu. Mutlu insanlar genellikle kendini iyi hisseden ve hayatı seven insanlardır aynı zamanda başkalarının da hayatlarının iyi olmasını isterler.
Diğer insanlara iyi davranmanız aslında sizi de iyi hissettiren bir davranıştır. İhtiyacı olan birine edeceğiniz ufak bir yardım, metroda yaşlılara yer vermeniz yada gönüllü çalışma gibi içinizden gelecek şeyler hem sizi hem de insanları mutlu edecektir.
Ayrıca kimsenin arkasından olumsuz konuşmamalı, eğlenceli gibi gözükse de dedikodu yapmamalısınız.

5. Minnettar Olun

Mutluluk, istediğine sahip olmak değil, sahip olmak istediğini istemekle bağlantılıdır. Bir çoğumuz hayatımızda yanlış olanın ne olduğuna odaklanır ve sıkışıp kalırız. Sürekli işimizden, ilişkilerimizden veya arkadaşlarımızdan yakınırız. Fakat doğru olan bu değil, doğru olan hayatımızda ki doğru giden şeyleri görebilmemizdir. Bu yüzden hayata bakış açınızı bir nebze de olsa değiştirseniz mutluluğa ulaşmanız kolaylaşacaktır.

6. Değiştiremiyorsanız Kabul Edin

Hayatta değiştiremeyeceğiniz bir çok şey vardır. Mesela boyunuz,fiziksel görünüşünüz ve yetiştirilme tarzınız bunlardan biridir. Ayrıca geçmişinizi de değiştiremezsiniz.
Tek yapmanız gereken geçmişi unutup mümkün olduğunca geleceğe odaklanabilmek ve yaptığınız hatalardan ders çıkarmanızdır. Zamanınızı hayatınızda kötü giden şeylere harcamayın, var olan durumda kendinizi nasıl geliştirebileceğinize ve potansiyelinizi nasıl yükselteceğinize odaklanın.

7. Değiştirebiliyorsanız Harekete Geçme Zamanı

Kilo mu vermek istiyorsunuz ? İşinizden mi memnun değilsiniz ? o zaman harekete geçin ve yapmanız gerekeni yapın. Değişim kolay değildir fakat sürekli aklınızı kurcalayan düşünceleri gerçekleştirmek her zaman sizi rahatlatacak bir eylem olacaktır. Hayatınızın kontrolü sizde olduğuna göre harekete geçin ve sonuçların sizi nasıl motive ettiğini izleyin.

8. Kin tutmayın

Bir deyişe göre ” Birine karşı kin tutmanız o kişinin sizin beyninizde bedava yaşamasına izin vermeniz demektir” Bu yüzden kin tuttuğunuz zaman sadece kendinize zarar verirsiniz.
Kendinizi geçmişten kurtarmalı ve size hata yapan kişi affederek sadece boş vermelisiniz. Belki de kin beslediğiniz kişinin affetmeye değer olmadığını düşünebilirsiniz fakat emin olun kini içinizde tutmak en çok zararı size verecektir.

9. Bırakın Dağınık Kalsın

Eğer sizi zorlayan bir şeyi tutmakta inat ederseniz o sizi zorlamaya devam edecektir. Sizi zorlamasının tek sebebi ise sizin onu tuttuğunuz gerçeğidir. Bu yüzden hayatınızda olan bazı durumlara engel olmaya çalışmayı, bırakın nasıl olacaksa olsun.
Her ince detayı düşünmek sizi çok yorar ve hayattan zevk almamanıza sebep olur. Tabi ki her şeyi düşünerek işleri yoluna koyabilirsiniz ama bu zamanı hayatınızda daha önemli şeyler için de harcayabilirsiniz. Karar sizin!

10. Kendinize Güvenin

Kendinizi kötü hissettiğiniz zaman her zaman bir boş vermişliğe kapıldığınız olmuştur. Beslenmenize dikkat etmez, saatlerce uyur ya da tüm gününüzü TV başında geçirirsiniz.
Mutlu olmak için kendinize iyi bakmanız gerekmektedir. Ne kadar kendinize iyi bakarsanız o kadar mutlu olursunuz. Bu şekilde çok güzel bir döngü yakalayabilirsiniz.
Daha fazla mutluluk için, egzersiz yapın, sağlıklı beslenin ve görünüşünüze dikkat edin. Bu üç şeyi gerçekleştirerek hem daha mutlu olabilir hem de özgüveninizi artırabilirsiniz.

MUTLU GÜNLER :)

Zihin: Her şeyin ilacı




Zihinden günde 70 bin düşünce geçiyor. Bunların %70’i olumsuz. Bu olumsuz düşüncelerin oranı karamsarlarda %90, takıntılılarda ise %95’i bulabiliyor. Depresyonda ise zihinden %97 olumsuz düşünce geçiyor. Bu olumsuz düşünceler de zihnin ve bedenin bağışıklık sistemini yavaşlatıyor.


Tüm hastalıklar, af noksanlığı başta olmak üzere, olumsuz duygu ve düşüncelerden kaynaklanıyor. Hastalanınca iyi olmak için önce kimi affedeceğimizi bulalım diyen Dr. Halil İbrahim Erbıyık şunlara dikkat çekiyor: “En çok affetme zorluğu var. Bırakmaya en çok ihtiyaç duyduğumuz şey affetmektir. Düşünce ve sözlerinizi değiştirmekle işe başlayın."

Zihin odasını temizle


Dip bucak zihinsel temizlik için her şeyin gözden geçirilmesi gerektiğini söyleyen Dr. Halil İbrahim Erbıyık, "Değişim, inandığın doğrudur. Doğru olmadığına inanıyorsan doğru değildir. Olumlu veya olumsuz hangi mesajı gönderirsen, aynen sana dönecektir. Güç noktası şu andadır ve zihin odası ev temizliği gibi temizlenmelidir” diyor.

Şifa için gelişmek ve değişmek


"Değişimin ön koşulu kabuldür” vurgusunu yapan Dr. Halil İbrahim Erbıyık, “İnsan hayatını etkileyen önemli bir konu da yeni okuduğu kitaplar ve yeni tanıdığı dostlardır. Can sıkıntısı, yapacak bir şeyin olmamasının değil, uğrunda yaşanılacak bir şeyin olmamasının sonucudur. Üstüne basarak ve öz güvenle ,'Ben bu işi yapabilirim?' telkininde bulunun'. Bakıldığında şifa için gelişme ve değişme budur” vurgusunu yapıyor.

En büyük keşif farkındalık

Endişe, şüphe ve korkuları terk ettiğinde, geçmişin iyileşme sürecine gireceğini ve geleceğin de aydınlatılmasına yol göstereceğini söyleyen Dr. Halil İbrahim Erbıyık şunlara dikkat çekiyor: “Eski seni terket. Kaybetmenin tek yolu, kendine inanmayı hayal etmeyi kesmek ve eski senle yaşamaktır. Kararlılık ve farkındalık insan iradesinin zilini çalma, onu uyandırma servisidir. En büyük keşiftir. ”

Hastalığı çağırma

Duygu ve düşünceler bedeni şekillendiriyor. Hastalığı davet ediyor. Yediğimiz, içtiğimiz her şey, yürüdüğümüz yol, ettiğimiz dua, toplum bilinci, aileden gelen miras davranış modelleri DNA'mıza aktarılıyor. Bir insan hakkındaki iyi veya kötü düşüncemiz, kendimiz hakkındaki planlar, hepsi fiziki bedene yansıyor. Duygu durumu da, zihinsel davranışlarımızı şekillendiriyor. Bir şeyden korkuyorsak yanlış düşünmeye ve başımıza kötü olayların gelmesini planlamaya başlıyoruz. Bir süre sonra da fiziğimiz buna göre şekillenebiliyor. Fiziki iyilik için duygu arınması şart.



Yaşamınızı sadeleştirerek mutlu olmanın 50 yolu



Nasıl Daha Mutlu Olunabilir?

Birçoğumuz hayatlarımızın gidişatından tam olarak memnun değiliz. Sürekli bir arayış içinde olduğumuz bu dünyada, en çok arzuladığımız şeylerin başında daha mutlu olmak geliyor. Nasıl daha mutlu olunabilir? 

1.Hayatınızdan televizyonu çıkaramıyorsanız bile, mümkün olduğunca az izlemeye özen gösterin. Çünkü, bu sayede her ay ortalama 100 değerli saat kazanmış olursunuz.

2. Aboneliğinizin olduğu dergileri internet üzerinden okuyun, böylelikle evinizde bir ton dergi yığını oluşmaz.

3. Zamandan ve ağaçlardan tasarruf edebilmek için, gazeteleri de internet üzerinden okumaya çalışın. Böylelikle yanlızca sizi ilgilendiren haberleri daha pratik bir şekilde okursunuz.
4. Fazla mobilyalardan kurtulun, daha az eşya temizlenmesi kolay bir ev demektir.
5. Çok fonksiyonlu mobilyalar almaya bakın, böylece daha az eşyayla ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz.
6. Fazla aksesuarlardan kurtulun, böylece temizlik yaparken daha az zaman ve enerji sarf edersiniz.
7. Albümlerinizi CD olarak biriktirmek yerine, bilgisayarda digital bir hale getirin ve müzik dosyaları yaratın.
8. DVD’leri kiralamak yerine filmleri televizyondan kaydedin. Böylelikle zaman tasarrufu sağlarsınız.
9. Kullanmadığınız tüm eşyaları bir an önce ortadan kaldırın, boşuna evinizde kalabalık etmesin.
10. Her şeyin belirli bir yeri olsun. Böylece aradığınızda ve tekrar yerine kaldırmak gerektiğinde, sıkıntı çekmeyin.
11. İş yaparken diğer yandan temizleme alışkanlığını edinin. Dökülenleri anında temizleyip, pisliklerin daha da artıp  büyümesini beklemeden yok edin.
12. Temizlik rutini geliştirin.Yapacağınız işleri düzenli bir şekilde sıraya koyun.
13. Çamaşırlarınız yeterince çoğaldığı zaman, yıkayın. Hem zaman kazanır hem de daha az su ve enerji harcamış olursunuz.
14. Yeterince iç çamaşır ve çorap satın alın, böylece bir makinelik çamaşır oluşsun ve gerektiğinde makineniz az çamaşırla boşuna çalışmasın.
15. Havlularınızı  daha az sıklıkta yıkayın. Her gün yıkanmaları gerekmiyor; zaten siz onları kendiniz temizken kullanmıyor musunuz?
16. Yepyeni bir hobi edinmeye karar verdiğinizde eski favori hobinizi, tüm alet ve takımlarıyla birlikte ortadan kaldırın.
17. “Yenisi içeri, eskisi dışarı” prensibini benimseyin. Yeni bir şey satın aldığınızda, eskisinden derhal kurtulun.
18. Koleksiyonlar yapmaya kalkışmayın. Birikmişlerden uzak durun, enerjinizi ve yaratıcılığınızı, çok daha üretken olabileceğiniz alanlara yönlendirin.
19. Her gün bir eşyadan kurtulun. Yıl sonunda 365 tane, hakkında daha az endişe duyacağınız şey olacaktır.
20. Giysilerinizi çıkarır çıkarmaz askıya asın.Yerlere atmak veya bir sandalyenin üstüne yığmak yerine, onları düzenli bir şekilde ortadan kaldırın ki, ütü işiyle uğraşmak zorunda kalmayın.
21. Giysilerinizi işlevlerine göre düzenleyin. Örneğin, tüm pantolonlarınızı, eteklerinizi ve gömleklerinizi birlikte asın, böylece aradığınızı çabucak bulabilirsiniz.
22. Mücevher, saat veya eşarp gibi aksesuarlarınızı belirli kutuların içine koyun.
23. Birçok şekilde kombin olabilecek giysiler seçin. Böylelikle daha az giysiye ihtiyaç duyarsınız.
24. Moda kurbanı olmayın. Trendleri yakalamaya çalışmak, zaman ve para kaybı demektir.
25. Size yakışanın bilincinde olun. Böylece gardırop dolusu “yanlışların” birikiminden kurtulmuş olursunuz.
26. Saçınız rahat kullanabileceğiniz bir şekilde kestirin, dolayısıyla bu size sabahları daha fazla zaman kazandıracaktır.
27. Doğal saçınıza sadık kalın. Saçınız düz ise kıvırcık,  kıvırcıksa düz veya sarı ise kahverengi yapmayın.
28. Az makyaj yapın ya da hiç yapmayın.
29. Banyodaki kalabalığı engellemek için bir arada kullanılan şampuan ve krem veya nemlendirici ve güneş koruyucusu gibi ürünler kullanın.
30. Giyinme rutininizi standart bir hale getirin, böylece her sabah minimum çabayla hazır olabilirsiniz.
31. Şişeler kullanın. Böylelikle çekmecelerinizi yarım kullanılmış losyon ve ilaçlarla doldurmazsınız.
32. Kötü alışkanlıklardan uzak durun. Örneğin, sigara içmek, uyuşturucu kullanmak veya aşırı alkol almak. Böylelikle, şu anda daha iyi görünecek ve ilerleyen zamanlarda oluşabilecek bir yığın sağlık problemlerinden kendinizi korumuş olacaksınız.
33. İç güzelliğiniz parlasın. Hoş bir çehre ve sevimli bir gülümseme sizi herhangi bir kozmetik üründen daha güzel gösterir.
34. Tam tahıllı yiyecekler, meyve ve sebzeler tüketerek sağlıklı beslenin. Böylelikle tıbbi problemlerden geniş çapta sakınmış olacaksınız.
35. Mutfak tezgahınız her zaman tertipli olsun.
36. Yemekler için standart bir tabak seti oluşturun.
37. “Hayır” demesini öğrenin. Bu ilk zamanlar güç olabilir, yine de bunun için çabalayın.
38. Sorumluluk verin. Her şeyi kendi başınıza  yapmaktan vazgeçin; işlerinizi mutlaka başkalarıyla bölüşün.
39. Yapmayı planladığınız işlerin sayısını sınırlı tutun. Sorumluluklarınızın miktarını arttırmayın, eskilerinden vazgeçip, yenilerine yoğunlaşın.
40. Gerçekleşme olasılığı olan beklentiler içine girin. Gerek kendinizden, gerekse başkalarından çok fazlasını ummak, hayal kırıklığı ve strese yol açar.
41. Ne ile savaşmanız gerektiğini bulun. Mücadele etmenize değmeyen binlerce küçük şeylerle karşılaştığınızda, onları kafanıza takmayın.
42. Kendinizi olayların akışına bırakın. Etrafınızdaki şeyleri kontrol etmeye çalışmak yerine, oluruna bırakın gitsin.
43. Esnek davranın. Bir şeyleri “kendi yönteminizle” yapmak için ısrar etmeyin, tam tersine içinde bulunduğunuz duruma ayak uydurun.
44. Mükemmelliyetçi olmayın. Yapılan işler yeterince iyiyse, sorun yok demektir.
45. Küçük sorunları daha büyük hale gelmeden halledin. Az bir çaba, ileride oluşabilecek baş ağrılarını önler.
46. Yapmanız gereken işleri bir araya toplayın. Ütü yapmayı, faturaları ödemeyi, iletilerinizi yanıtlamayı peş peşe yapın.
47. Dışarıda yapmanız gereken işleri art arda yapın. Market, kuru temizleme, postane gibi yerlere gitmek gibi işleri, bir plan dahilinde yapın, böylelikle bir kere de birçok işi aradan çıkartırsınız.
48. Yapılacaklar listenizi sadeleştirin. Önemsiz, gereksiz veya yerine getirilemeyecek olanları listeden çıkartın.
49. Gerektiğinde başkalarından yardım veya öğüt alın. Uzman bir kişiye danışmak, sizi saatlerce işlerle boğuşmaktan kurtarır.
50. Daha azını yapmayı hedefleyin. Günlük iş programınıza daha çok iş sıkıştırmak yerine sadeleştirmek üretkenliğinizi arttırır.

Uyku pozisyonları ve anlamları




Uyku sürecinde bulunan kişilerin, uyuma pozisyonlarına göre yürütülen araştırmalar sonucunda oldukça tutarlı karakter analizlerine ulaşıldığı görülmüştür. Kadınlar ve erkeklerle ortak olarak yürütülen bu çalışmalar sonrası, en sık rastlanan uyku biçimleri ve yatış şekillerine göre çıkartılan psikolojik durumlar şu şekilde özetlenebilmektedir;

1) Cenin pozisyonu : Dizlerin göğüse doğru çekilerek, başın da biraz aşağıya doğru kıvrılarak uyunduğu pozisyondur. Uyku için çok da ideal olarak görülmeyen bu pozisyon, nefes almanızı ve diyaframınızı zorladığı için sağlıklı bir uyku çekmenize engel olabilmektedir. Öte yandan bu şekilde uyumayı tercih eden insanların daha çok dış dünyaya zorlayıcı ve kapalı bir karakter olarak gözükmüş olsalar da, iç yapılarında oldukça yumuşak, utangaç ve hassas bireyler olmaktadırlar.

2) Yana dönük pozisyon : Kişi sağına ya da soluna dönerek kollarını ileriye uzatıp uykuya dalmaktadır. Çoğu kişinin rahat hissettikleri için bu pozisyonda uyuduğu zannedilse de, aslında bu tip bir pozisyonu seçen kişilerin bu şekilde uyumalarıyla karakter olarak uyum içerisinde olduğu görülmüştür. Yana dönük uyuyan kişilerin dış dünyaya ve insanlara açık bir yapıda olduğu, ancak bir yandan da her ne kadar sıcakkanlı olsa da şüpheciliğini de koruduğu ortaya konulmuştur. Alaycı yapılarıyla şüpheciliklerini korumaya çalışmalarının yanında bir de hedefledikleri şeylere ulaşmak için her türlü imkanı kullandıkları görülmüştür.

3) Düz yatış pozisyonu : Bedenin dümdüz bir şekilde sağ ya da sol tarafa dönerek yatakta uzanırken kolların da aynı şekilde düz bir şekilde aşağıya doğru uzandığı yatış şeklidir. Bu tip bir uyku pozisyonunu tercih eden insanların uysal karakterlere sahip olduğu, aynı zamanda da sosyal çevrelere çabucak uyum sağlayan sosyal yönü kuvvetli insanlar olduğu saptanmıştır.

4) Asker pozisyonu : Yine bedenin dümdüz bir şekilde sırt üstü olması detayıyla birlikte kolların da aşağıya doğru düz halde konumlandırıldığı uyku pozisyonudur. Bu tip bireyler, uyku şekillerinden de anlaşılacağı gibi kuralcı ve her şeyin en iyisinin beklentisinde olan karakterlerdir. Hem kendi hayatlarında hem de çevrelerinin hayatlarında kontrolcü yapıları ile bilinmektedirler.

5) Serbest düşüş pozisyonu : Bu tip uyuyan insanların genelde yüz üstü yattıkları, kollarını ve bacaklarını nasıl rahat bir uyku sürecine geçmek istiyorlarsa o şekilde konumlandırdıkları gözlemlenmiştir. Kişiliklerinde en çok dikkat çeken kısım, uykularında da sevdikleri gibi serbestliklerine çok düşkün olmalarıdır. Hayatı seven, sınırlar içerisinde kalmayı kabul etmeyen bu bireyler; kendilerine yöneltilen eleştiri oklarından da hiç hoşlanmamaktadırlar.

6) Deniz yıldızı pozisyonu : Sırt üstü yatıldıktan sonra bacakların açılarak uzatıldığı, kolların da başın yanına ya da üstüne gelecek şekilde yastığa koyulduğu uyku pozisyonudur. Bu tip kişilerin hayatlarında en önem verdikleri kişilerin arkadaşları oldukları belirlenmiş ve hayatlarında genel manada yakınları için (arkadaşları ilk sırada olmak üzere) her türlü fedakarlığı yapabilecek oldukları sonucuna varılmıştır.
Uyuma pozisyonuna göre ilişki analizi

Bireylerin tek başlarına uykuya daldıkları süreçlerin haricinde, sevgilileriyle veya hayat arkadaşlarıyla uyudukları pozisyonlar birbirinden farklılık gösterebilmektedir. Yani normalde yüzü koyun yatmayı seven ve temassızlıktan hoşlanan bir kadın ya da erkek, iki kişi uyumaya başladığında çok farklı yatış pozisyonlarını alışkanlık haline getirebilmektedir. Bunun da sebebini araştıran bilim insanları, durumun tamamen çiftlerin birbirlerine karşı hissettikleri duygular ve sahip oldukları düşünceler sayesinde normalde alışmış olduklarının dışında da uyku pozisyonlarını tercih edebildikleri durumunu ortaya koymuşlardır.

Buna göre, çiftlerin en sık tercih ettikleri uyku pozisyonları ve anlamları ise şu şekilde özetlenebilir; 

Sarılarak sırt üstü uyuma : Bu tip uyuma pozisyonlarında genelde erkek sırt üstü yatar ve kollarını açar, kadın da yan dönerek erkeğin göğsüne yatmaktadır. Yatağın ortalanarak uyunduğu görülen bu pozisyonun çiftler için anlamı tutkulu bir aşk içerisinde bulunduklarıdır. Her iki tarafın da birbirine gerçek anlamda değer verdiğini gösteren bu durum, ilişkinin huşu içerisinde yaşandığını göstermektedir. 

Sırtlar temas edecek şekilde uyuma : İlişkinin en başlarında görülen bu uyku şeklinde, çiftler birbirlerine yüz yüze yakın bir temasta bulunmasalar da birbirlerine sırtlarını dönseler dahi sırt temasında bulunarak birbirlerini hissetmeye çalışmaktadırlar. Çiftlerin bu şekilde uyuması genel olarak çok belli edilemeyen duygu yoğunluğunu ve birbirlerine olan güvenlerini ifade etmektedir. 

Önce temas ederek, sonra ayrılarak uyuma : Bu tip bir uyku biçimini tercih eden çiftlerin iki ayrı karakter olarak son derece özgürlüğü ve bireyselliği sevdiklerinin söylenebilmesi dışında, beraberlerken de sadece birbirleriyle olmaktan oldukça keyif aldığı anlaşılmaktadır. Bu tip uyku süreci geçiren çiftlerin her ne kadar bağımsız bir hayatı tercih etseler de aslında birbirinin hayatlarında olmaktan memnun oldukları görülmektedir.
Kaşık pozisyonunda uyuma : Genelde erkeğin kadına arkadan sarılarak uyumayı tercih ettikleri uyku pozisyonudur. Kadınların da tercih edebildiği bir pozisyon olsa da; genelde bu tip bir uyku şeklinde sarılan tarafın ilişkinin daha koruyucu ve baskın tarafı olduğu belirlenmiştir. Kaşık pozisyonunda uyumayı seven çiftlerin bireysel olarak romantik kişiler oldukları ve birbirlerine karşı oldukça ince düşünceli oldukları da belirlenmiştir.
Yüz yüze uyuma : Birbirlerine temas etmedikleri halde yüzleri birbirine dönük olarak uyuyan çiftlerin sayısının da fazla olduğu tespit edilmiştir. Bu şekilde uyumayı seven çiftlerin ilişki içerisinde birbirlerine karşı oldukça sevgi dolu oldukları, sakin bir ilişki yaşadıkları ve ilişkilerinin temeline dinginliği koydukları görülmüştür. 

Temas etmeden uyuma : Bu tip bir uyku süreci geçirilirken çiftler birbirlerine sırtlarını dönerek, çoğunlukla yatağın iki ucunda birbirlerine en ufak bir temas halinde olmadan uyumaktadırlar. Genellikle bu uyku biçiminin tartışma sonrası veya bir tarafın diğer tarafa duyduğu kırgınlık sonrası tercih edildiği görülmüştür. Bunun dışında çok uzun yıllardır süren ilişkilerde veya evliliklerde, artık herşey rayına oturduktan sonra çiftlerin uyurken herhangi bir duygu akışına ihtiyaç duymamaları sonucunda da bu şekilde uyumayı tercih etmeleri gözlemlenen durumlar arasındadır.

ALINTI

Zamanı Etkili Kullanma Teknikleri





Amaç Belirleme :
Yasamımızda büyük amaçlarımız....
Yasamımızda büyük amaçlarımız olabileceği gibi, kısa vadede gerçeklesecek günlük amaçlarımız olabilir.
“Okulumu bitirmek istiyorum.”
“Kariyerimi gelistirmek isityorum.”
“Aileme daha yakın olmak istiyorum.”
- Amaçların belirgin olması gerekir. Amaçlarınızı olumlu kelimelerleifade edin.

- Amaçlarınızı belirlerken neyi kastettiğinizi açık ve net bir biçimde ifade edin. Örn: Amacınız “büyük adam olmaksa” size göre bunun ölçütü nedir? Adını koymak gerekir.

- Amaçlarımız ölçülebilir olmalıdır. amaçlarınız doğrultusunda ne yaptığınızı, daha neler yapmanız gerektiğini, baska yollar olup olmadığını da gözden geçirmek gerekir.

- Amaçlarınız uygulanabilir olmalıdır. gerçekçi olmayan hedefler, zaman yönetiminin en büyük düsmanı olan erteleme davranısını beraberinde getirir.

- Amaçları uygularken zaman sınırı koymak gerekir. “Bu sene bitiririm.” yerine “Mayıs’ta bitirmis olacağım” ya da “Persembe günü raporu bitirip, teslim edeceğim.” gibi.

- Amaçlarınız yapmaya değer olmalıdır.

- Amaçlarınız gelisim ve değisiminize olanak sağlamalıdır.

Öncelikleri Belirleme :
Önceliklerimizi belirleyen bizim değer sistemimizdir. Kimi zaman ailemiz, kimi zaman da isimiz/okulumuz önceliklidir.
Öncelikleri düzenleme konusunda çok kesin yöntemler yoktur, ancak, yapılacak isler listemizdeki isleri;
- Yapılması gereken acil isler
- Yapılması gereken önemli isler
- Yapılması gereken önemli ve acil isler olarak kategorize edebiliriz.
Önceliklerimizi, genellikle aciliyetine göre belirleme eğilimindeyizdir. Bunun anlamı ise, çabuk ve kolay sorunların daha önce ele alınması, yaparken de hayatımızı gerçekten değistirebilecek önemli görev ve etkinliklerin gözden kaçırılmasıdır. Öncelik belirlerken hem acilliğe, hem de öneme dikkat etmek gerekir.
- “Eğer bu isle uğrasmaktan tümüyle vazgeçersem ne kaybederim?”
- “Bu isi (yerine sizin için daha önemli baska bir is koymak kosuluyla) daha ileri bir tarihe erteleyebilir miyim?”
- “Ben su anda bu isi önemli olduğu için mi yapıyorum?” gibi soruların yanıtları, uğrasmakta olduğumuz isin önemli olup olmadığını gösterecek ipuçlarıdır.

Uzun ve Kısa Vadeli Planlar Yapma:
Amaç ve öncelikler belirlendikten sonra yapılacak bir planlama, amaçlarımızın gerçeklestirilmesine yardımcı olacaktır. 
Planlama, belirlenen hedeflere ulasmanın kim, ne, nasıl, ne zaman bölümüdür.
Yaratıcı olduğu kadar esnek de olmalıdır.
Uzun vadeli planlama; Yıllık bir ajanda edinilerek planlanan islerin bitis tarihleri bu ajanda da yer almalıdır. Plan yapmada ilk somut adım budur.
Kısa vadeli planlama: haftalık planlar ve günlük planlardır. Uzun vadedeki planımıza uygun olmalıdır.
Gerçekçi ve esnek bir plan yapmadan önce haftalık ve günlük rutinimizi tanımamız, değerlendirmemiz ve yapmamız gerekenleri not etmemiz gerekir.
Bu planlarda acil islerimiz, önemli islerimiz göz önünde bulundurulmalıdır.
Uzun vadeli hedeflerimiz için önemli isler kisisel gelisimimize katkıda bulunacak etkinlikler, rutin islerimiz vb. yer almalıdır.
Plan yaparken :
• Daha verimli çalısabileceğimiz, üretken olduğumuz saatleri önemli islere ayırmaya,
• Günü ayrıntılı planmaya, ancak beklenmeyen durumlar için esnek olmaya,
• Baslama zamanlarına sadık olmaya,
• Planımızı gerçeklestirebilmek için çevremizdekilere gerektiğinde “Hayır” diyebilmeye,
• Her sabah, kendimize 10-15 dk’lık planlama zamanı ayırmaya ve küçük notlar alabileceğimiz bir ajanda edinmeye,
• Günü hep olumlu biçimde tamamlamaya,
• Gerçekçi plan hazırlamaya ve günlük planın esiri olmamaya,
• Ödüllendirici olmaya, (planımızı gerçeklestirdiğimizde kendimizi takdir edebilmeliyiz.)
• Değerlendirme yapmaya (planımı uygulayabildim mi, yolunda gitmeyen neydi, neleri yeniden düzenlemeliyim gibi) dikkat etmek gerekir.


ALINTI

ÇEKİM YASASI


ÇEKİM (SIR) YASASI ile ilgili görsel sonucu

Evrenin yasaları vardır ve herkese eşit davranır. Biri bir binanın en üst katından düştüğünde, evren onun iyi yada kötü biri olmasına bakmaz, Yerçekimi Yasa’sına tabi olarak yere çakılır. Çekim Yasası da herkes için aynı ölçüde geçerlidir.
 “Düşünceler Somutlaşır!..”(okuduğunuza, seyrettiğinize, dinlediğinize, söylediğinize .. dikkat edin.. Bunların hepsi sizin düşüncelerinizdir ve gerçek olabilirler!) Unutmayın ki, bütün icatlar tek bir düşünceyle başlamıştır.
Yaşamınız, sahip olduğunuz baskın düşüncelerin aynasıdır. En çok neleri düşünüyorsunuz?
Çekim Yasası; sizin iyi ya da kötü bir insan olmanızla, düşüncenizin iyi yada kötü olmasıyla, seçtiğiniz cümlenin iyi yada kötü olmasıyla ilgilenmez, onu olumlu olarak algılar ve gerçekleştirmek istediğinizi varsayarak gerçekleştirir. “Parasız kalmak istemiyorum” cümlenizi “parasız kalmak istiyorum”, şişmanlamak istemiyorum” cümlenizi “şişman olmak istiyorum” şeklinde algılar ve onu gerçekleştirir.
Düşünceler manyetiktir ve birer frekansları vardır. Ve aynı frekanstaki düşünceleri, manyetik güçlerin etkisiyle size doğru çeker-kaynağına. Zihninizde bir şeyi net olarak belirlediğiniz zaman, onları kendinize çeken bir mıknatısa dönüşürsünüz ve istekleriniz de size doğru manyetize olur. Hayatınızdaki bir şeyi değiştirmek için, düşünce frekansınızı, yayınınızı değiştirin.
Düşüncelerinizle sadece ve sadece kendinize zarar verebilir yada sadece kendinizi mutlu edebilirsiniz! Sevgiyi düşündüğünüzde, en yüksek frekanstasınızdır.
 Hislerimiz;
ne düşündüğümüzden haberdar olmamız için bize verilmiş en müthiş armağandır. İyi düşünürken kötü hissetmeniz imkansızdır. Duygularınıza dikkat edin ve olumsuz hislere sahipseniz hemen farkedip olumlu düşünce ile değiştirin! Olumlu duygular yaşadıkça (sevinç, minnettarlık ve sevgi...) daha fazla olumlu duygu ve olguyu yaşamınıza çekeceksiniz.
Hislerimiz; gelişme gösterip göstermediğimiz ya da doğru yolda mı yoksa yanlış yolda mı olduğumuz konusunda bize geri bildirim sağlayan bir mekanizmadır. Bir düşünceyi “sürekli” aklımızdan geçirdiğimizde; bu mesaj derhal evrene yollanır. Böylece sözkonusu düşünce gider, manyetik olarak benzer frekansa bağlanır ve birkaç saniye içinde o frekansa dair bilgileri hislerimiz aracılığıyla bize geri gönderir. Diğer bir deyişle hislerimiz, hangi frekansta olduğumuzu anlamamız için Evrenin bize gönderdiği bilgilerden oluşan bir iletişim biçimidir. Hislerimiz bize ait bir frekansla geribildirim mekanizmasıdır. İyi şeyler hissettiğimizde Evren’den bize geri gelen haber “iyi şeyler düşünüyorsun” olur.
Kötü şeyler hissettiğimizde Evren bize “kötü şeyler düşünüyorsun”, “Dikkat! şu an düşündüğün şeyi değiştir. Olumsuz frekans kayıtta. Frekansı değiştir. Dikkat! Geri sayım başlamıştır” der. Bir daha kötü şeyler hissettiğinizde Evren’in sinyaline kulak verin. O an, size gelen iyilikleri “olumsuz frekansta olduğunuz için engellediğiniz an’dır.” Derhal olumlu düşüncelere yoğunlaşın, kendinizi iyi hissetmeye başladığınız anda yeni bir frekansa geçtiğinizi; Evren’in de bunu onaylayarak size olumlu hisler gönderdiğini anlayacaksınız.
Kendini mutsuz, öfkeli ya da üzgün hissediyorsan, bunu kolayca değiştirebilirsin: Şarkı söyleyerek, sevdiğin birini ya da bir bebeği düşünerek, güzel anıları hatırlayarak, evcil bir hayvana severek, çiçek koklayarak, ağaçlara dokunarak.. birini seç ve öylece kal..
Güne güzel başlar ve mutluluk duygusu içinde kalırsanız, herhangi bir şeyin ruh halinizi değiştirmesine izin vermediğiniz sürece, çekim yasası gereğince, yaşadığınız mutluluk duygusunu sürekli kılacak bir çok durumu ve insanı kendinize çekersiniz.
Düşündükleriniz çok bağlayıcı olmayabilir ama hissettiklerinizi aynen alırsınız. Duygularınızda yapacağınız basit bir değişiklik, günlerinizi ve hayatınızı tümden değiştirebilir.
“Şu an kendime çektiğim şey nedir?” “...” Peki kendinizi nasıl hissediyorsunuz? “İyi hissediyorum.” O zaman devam edin. Kendinizi iyi hissediyorsanız, mutlaka iyi şeyler düşünüyorsunuzdur. Böyle durumlarda ilerleme kaydeder, daha çok iyiliği size geri getirerek kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacak güçlü bir frekans yayarsınız. Kendinizi iyi hissediyorsanız, arzularınız doğrultusunda bir gelecek yaratıyorsunuz demektir.

Mutlu olduğunuz, kendinizi iyi hissettiğiniz zamanları değerlendirin. Mutlu olduğunuzda, daha çok iyi şeyi, güçlü bir biçimde kendinize çekeceğinizi unutmayın.

Duygu ve düşüncelerinize gerçek anlamda hakim olmaya başladığınızda, kendi gerçeğinizi nasıl yarattığınızı da göreceksiniz! Bağımsızlığınızın ve gücünüzün kaynağı buradadır.
Siz, kendi yaşamınızın Michelangelo’susunuz ve siz kendi yaşamınızın şaheserisiniz.
Dünyanın Sırrı:

Hayatınız sizin tarafınızdan keşfedilmeyi bekliyor.. Evren sizin dostunuzdur.. “Hayat çok kolay. Hayat çok güzel.. İyi olan ne varsa bana geliyor” diye haykırmaya başlayın. İçinizin derinliklerinde sizin tarafınızdan keşfedilmeyi bekleyen bir gerçek var: Yaşamın size sunduğu tüm iyi şeyleri hakettiğiniz “gerçeği. Bütün iyi şeyler doğuştan hakkınızdır! Anahtar ise sizin duygu ve düşünceleriniz. Bu anahtar hep sizdeydi! Siz kendi kendinizin yaratıcısısınız; çekim yasası ise, yaşamak istediğiniz her şeyi yaratmak için sahip olduğunuz olağanüstü donanımınız. Hayatın büyüsüne ve Kendi ihtişamınıza hoş geldiniz!

Size düşen istemek, istediğinizi almakta olduğunuza inanmak ve kendinizi mutlu hissetmek. Arzularınıza ulaşmak için onlara yer açın, bu sinyalinizi Evren muhakkak alır. Dileğinizle davranışlarınızın uyumlu olmasına dikkat ederek “dileğiniz gerçekten olmuş gibi yaşayın”.

İstediğiniz şey ne olursa olsun, şu an görünmeyen alanda mevcuttur. Eğer o şeye sahip değilsek, tek sebebi onun bize gelmesini, düşüncelerimizle, inançlarımızla (haketmediğimiz inancı, imkansız olduğu inancı, karakterimiz bozulur inancı vs) bizim durdurmuş olmamızdandır. Siz, ŞİMDİ isteğinize, bolluk berekete, mutluluğa odaklanın, inanın.. o size muhakkak gelecektir.

Düşüncelerinizi ve frekansınızı mutluluğa ayarlayın. İçinizdeki mutluluk ve neşe duygusunu dışarı yansıtarak, bu sinyalleri tüm gücünüzle Evren’e iletin, dünya üzerindeki gerçek cenneti yaşayacağınızı göreceksiniz.

“Neye karşı koyarsan, o ısrarla olmaya devam eder.”

Herhangi bir şeye direnmek, yayınlanmış görüntüleri değiştirmeye çalışmaya benzer. Boş yere uğraşmış olursunuz, asıl yapmanız gereken; duygu ve düşüncelerinizle yeni sinyaller göndererek yeni görüntüler oluşturmak için kolları sıvamaktır. Savaş karşıtıysanız; bundan vazgeçerek barış yanlısı olun. Açlığa karşıysanız; insanların tüketebileceklerinden fazla yiyecek bulmalarından yana olun. Bir politikacıya karşı olduğunuzda ise, onun rakibini destekleyin. Seçimler genellikle, insanların karşı çıktığı politikacının lehine sonuçlanır; çünkü o odak noktası olmuş ve bütün enerjiyi çekmiştir. Dünyadaki herşey tek bir düşünceyle başladı. Büyük şeyler daha da büyür, çünkü bir kez ortaya çıktıktan sonra daha çok insan tarafından düşünülürler. Sonra bu düşünce ve duygular, sözkonusu sonucu hayatımızda tutarak daha da büyümesini sağlarlar. Zihinlerimizi o düşüncelerden uzaklaştırır, sevgiye odaklarsak, o sonuç oluşmaz, buharlaşıp gider.

Hayatınıza birşeyleri çekmek istediğinizde; davranışlarınızın arzularınızla çelişmediğinden emin olun.
Mevcut koşulları nedeniyle kendisini sıkıştırılmış, hapsedilmiş hisseden bir çok insan vardır. Şu anki koşullarınız ne olursa olsun, onlar yalnızca ŞİMDİKİ gerçekliğiniz ve bu gerçekleriniz SIR’rı kullanmaya başlamanız sebebiyle değişmeye başlayacak.
Arzu etmek sizi arzuladığınız nesneyle birleştirir, ummak ise onu hayatınıza doğru çeker.
İsteklerinizi gerçekleştirmek Evren’in hiç zamanını almaz. Evren 1milyon doları da 1 doları da aynı kolaylıkla hayata geçirir.
Bir fincan kahve ya da tanıdığınız birini görmek gibi küçük şeylerle başlamak, çekim yasasının işlediğini görmenin en kolay yollarından biridir. Kendinize çekme konusunda sahip olduğunuz güze dair deneyim edindikten sonra, daha büyük şeyler yaratma konusuna geçersiniz.
En çok düşündüğünü (odaklandığını) tekrarladığın taktirde (ısrar) aynı frekansta olarak (benzer benzeri çeker) zihninde boşluk yaratırsan (huzur) mutlaka gerçekleştirirsin.

Zihinde huzur yaratmak için: Günlük 3-10 dakikalık meditasyonla başla. Örneğin başlangıçta“düşüncelerimin efendisiyim” cümlesiyle niyet çalışması yaparsan, düşüncelerin üzerinde farkındalık kazanırsın. Zihninde huzur yaratırsan, ona hakim olabilirsin.

Uyumadan önce pozitif ve olmasını istediğiniz şeyleri düşünün.. Çekim Yasası kuvvetleri, biz uykudayken, en son düşündüklerimiz üzerinde çalışır.

Uykuya dalmadan önce o gün yaşadıklarınızı düşünün. İstediğiniz gibi gitmeyen bir olay ya da an olduysa, bunu da zihninizin içinde sizi mutlu edecek biçimde gelişmiş gibi yeniden düşünün. Bu olayları beyninizde tam istediğiniz gibi yeniden yarattığınızda, o günün frekansını temizleyerek ertesi gün için yeni bir frekans yaymaya başlarsınız. Böylece, geleceğiniz için kendi isteğiniz doğrultusunda yeni görüntüler oluşturmuş olursunuz.

Paranın Sırrı:

Para kazanmak için para verin. Çünkü bir şeyi verdiğiniz zaman; “bende daha çok var” demiş olursunuz. İnsan bir şeyi tüm kalbiyle verdiğinde, yapabileceği en keyifli işiyapmış olur ve çekim yasası bu sinyali yakalayarak daha bile fazlasını hayata geçirir. Beğendiğiniz birşey gördüğünüzde “buna gücüm yeter” deyin ve içinizde yeterlilik, iyi duygular oluşturun.

 İlişkilerin Sırrı:

Bir ilişkiyi kendinize çekmek istediğinizde; düşünceleriniz, sözleriniz, davranışlarınız ve yaşadığınız mekanın bu arzunuzla çelişmediğinden emin olun.. Mükemmel eşini hayatına çekmek isteyen bir kadının öyküsüyle örneklersek: O bunun için gereken her şeyi doğru biçimiyle uygulamıştı: Bulmak istediği eşin niteliklerini kafasında netleştirmiş, bunlara dair ayrıntılı bir liste hazırlamış ve onunla birlikte yaşamak istediği hayatı zihninde canlandırmıştı. Tüm bunları yapmış olmasına rağmen, beklediği eşle ilgili herhangi bir hareket yoktu. Bir gün eve geldiğinde arabasını garajın ortasına park ederken, mükemmel eşine park yeri bırakmadığını fark etmişti. Böylece garajda onun arabasına yer bırakacak şekilde park etti. Tıkış tıkış dolu gardrobunda onun eşyalarına yer bırakmamıştı, giysilerinin bir kısmını oradan alarak ona yer açtı, yatağın ortasında yatmaktan vazgeçip kendi tarafında yatmaya başladı. Bu hikayesini Sır’rın öğretmenlerinden Mike Dooley’e anlattığı sırada, mükemmel eşi yanında oturuyordu ve mutlu bir evlilik yaptılar.

Herkes kendi mutluluğundan sorumludur. Kendinizden siz sorumlusunuz. Önce kendinizi doyurmadığınız sürece, başkasına verecek bir şeyiniz olmaz.
Kendinize, başkalarının size davranmasını istediğiniz gibi davranın.
Kendinizi sevip sayın. Kendi kendinizi mutlu etmeye zaman ayırın. Davranışlarınız etkili düşüncelerinizdir; bu yüzden kendinize sevgi ve saygıyla yaklaşın ki, değerli ve iyi şeyleri hakeden biri olduğunuz sinyali Evren’e yayılsın.. ve siz bu frekansa geçin. Böylece Çekim Yasası tüm Evren’i harekete geçirecek, hayatınız sizi sevip sayan insanlarla dolup taşacak.
Kendinizi kötü hissettiğinizde, sevginin size ulaşmasını engellemekle kalmıyor, size kendinizi kötü hissettirecek insanları ve durumları da daha fazla kendinize çekiyorsunuz. Kendinizde beğendiğiniz özellikerinize odaklandığınızda, çekim yasası sizinle ilgili bu güzellikleri artırarak size döndürecektir.
Sevgiyi elde etmek için... içinizi onunla öyle bir doldurun ki; sevgiyi çeken bir mıknatıs olun.. Kendinizden hoşnut olduğunuzda, Evren’de sizin için var olan tüm sevgi ve iyilik hayatınıza akmaya başlar. Çünkü; iyiliğinize olan her şey; sağlık, zenginlik, aşk dahil, her bir konu mutluluk, mutlu olma frekansındadır. Sevdiğiniz zaman Evren’le tam ve katışıksız bir uyum içinde oluyorsunuz. Yalnızca sevdiğiniz şeylere odaklanın, sevgiyi hissedin; o sevginin ve mutluluğun size gerei geleceğini göreceksiniz. Hem de katlanmış olarak! Çünkü Çekim Yasası böyle çalışır.

Bir ilişkiyi yürütebilmek için; o ilişkinin diğer öznesine dair yakınmalarınıza değil, onun takdir ettiğiniz yönlerine odaklanın. Bu güçlendirici unsurlara odaklandığınızda, onlar çoğalarak size geri gelecekler.

Sağlığın Sırrı:

Fiziksel yapımız hastalığı; bize durumumuz hakkında bilgi vermek, bakış açımızın dengesinin bozulduğunu, sevgi ve şükran duygularımızı kaybetmeye başladığımızı bildirmek için yaratır. Sevmek ve şükretmek, denizleri ikiye ayırabilir, dağları yerinden oynatabilir, mucizeler yaratabilir. Sevgi ve şükran, tüm hastalıkları ortadan kaldırabilir. Ve gülmek, gerçekten en iyi ilaçtır.

Hepimiz içimizde kurulu temel bir programla dünyaya geliyoruz. Buna “kendi kendini iyileştirme”deniyor. Yaralandığımızda yaralar kendiliğinden kapanıyor, bakteriyel enfeksiyon geçirdiğimizde bağışıklık sistemimiz kendi kendine iyileştiriyor. Bağışıklık sistemi kendi kendisini iyileştirmek için tasarlanmıştır. Duygusal açıdan sağlıklı bir vücutta hiç bir hastalık barınamaz. Vücudunuz her saniye milyonlarca hücreyi yeniler ve aynı zamanda milyonlarca yeni hücre yaratır. İnsanın karşılaştığı tüm kötülüklerin, hastalığın, fakirliğin ve mutsuzluğun nedeni, kusurlu düşüncelerdir. Olumsuz düşüncelerin ve stresin, insan bedenine ve beyin fonksiyonlarına ciddi zararlar verdiği ispatlanmıştır. Bunun nedeni; duygu ve düşüncelerimizin sürekli bir araya gelip, yeniden organize olup bedenimizi baştan yaratmalarıdır.

Yaşlanmaya dair tüm inanışlar bizim zihnimizden kaynaklanır, bu yüzden bu düşünceleri bilincinizden atarak, ebedi gençlik ve sağlık fikri üzerinde yoğunlaşın. Toplumun hastalık ve yaşlılık konusunda verdiği mesajları dinlemeyin. Vücudunuzun sadece bir kaç aylık olduğunu, tıpkı bir çocuğunki gibi esnek ve mükemmel olduğunu düşünün. Mükemmel sağlığa, mükemmel bir vücuda, mükemmel bir kiloya ve sonsuz gençliğe ulaşacak şekilde düşünebilirsiniz. Sürekli mükemmelliği düşünerek bunu gerçekleştirebilirsiniz.

Etrafınızda ne olursa olsun, parmağınızla “mutlu hissetme düğmesi”ne basın ve basılı kalsın.

“Mükemmel sağlığa ve mutluluğa odaklanmak”, dışarıda ne olanlara, başımıza gelebileceklere rağmen hepimizin kendi içinde yapabileceğimiz bir şeydir.

Hastalıklardan bahseden birini dinlediğinizde, buna odaklandığınız için siz de hastalığı davet edersiniz. Ayrıca onun hastalığının ilerlemesi yönünde enerji vermiş olursunuz. Bu durumdaki birine yardımcı olmak istiyorsanız; sohbet konusunu elinizden geldiğince güzel şeylere yönlendirin ya da kendi yolunuza gidin. Oradan uzaklaşırken ise; o insanın sağlıklı olduğunu imgeleyerek ve hissederek ona güç ve enerji verin, gerisini akışa bırakın.

Unutmayın, Evren’de zaman ve boyut yoktur. Bu yüzden bir hastalığı iyileştirmek de, bir sivilceyi iyileştirmek kadar kolaydır. Herhangi bir sıkıntıyı kendinize çektiğinizde, onu bir sivilce boyutuna indirin, tüm olumsuz düşünceleri kafanızdan atın ve sağlığın mükemmelliğine odaklanın. Michael Bernard Beckwith “Kendi kendine iyileşen böbrekler, yok olan kanserler gördüm. Görme yeteneğinin arttığına ve geri kazanıldığına da şahit oldum..”

“Hikayem 10 mart 1981’de başlıyor. O gün gerçekten hayatım değişti. Asla unutmayacağım bir gündü. Uçak kazası geçirmiş ve tamamen felç olmuş bir vaziyette hastaneye yatırılmıştım. Omuriliğim ezilmiş, birinci ve ikinci boyun omurlarım kırılmıştı. Yutma refleksim yokolduğundan bir şey yiyip içemiyor, diyaframım zedelendiğinden nefes alıp veremiyordum. Yapabildiğim tek şey gözlerimi kırpmaktı. Doktorlar ömrümün geri kalanını bitkisel hayatta geçireceğimi söylediler tabii. Bundan sonra yapabileceğim tek şey gözlerimi kırpmak olacaktı. Bana baktıklarında gördükleri tablo bu olmasına rağmen, onların ne düşündüğünün bir önemi yoktu. Asıl önemli olan, benim ne düşündüğümdü.Kendimi yeniden normal bir insan gibi o hastaneden çıkıp giderken hayal ettim. Hastanede yatarken yapabileceğim tek şey zihnimi çalıştırmaktı ve şuurunuz yerinde olduktan sonra, gerisini tekrar eski haline getirebilirsiniz. Solunum cihazına bağlı yaşıyordum.Doktorlar diyaframım parçalandığı ğiçin bir daha asla kendi kendime nefes alamayacağımı söylemişlerdi ama içimdeki küçük bir ses bana “derin nefes al, derin nefes al” diyordu. Sonunda solunum cihazından çıkarıldım. Doktorlar bu duruma bir açıklama getiremediler. Bense, beni amacımdan ya da zihnimde canlandırdığım görüntüden uzaklaştıracak herhangi bir şeyin aklıma girip dikkatimi dağıtmasına izin veremezdim. Noel’de hastaneden yürüyerek çıkmayı kendime hedef koymuştum ve bunu başardım. Kendi iki ayağım üzerinde yürüyerek hastaneden çıktım. Bunun olamayacağını söylemişlerdi. O günü asla unutmayacağım. Şu an dışarıda bulunan ve acı çeken insanları düşünerek hayat hikayemi özetlemem ve onlara hayatta neler yapabileceklerini kısaca anlatmam gerekseydi; her şeyi dört sözcükte toplayarak özetlerdim “insan düşündüğü şey olur.” Morris Goodman – Yazar ve Uluslararası Konuşmacı

Evren bolluk içindedir.

İyi şeyler asla bitip tükenmez. Hakikat, iyiliğin insanların ihtiyaç duyduğundan fazla olduğudur. Gerekenden daha fazla yaratıcı güç, gerekenden daha fazla güç, gerekenden daha fazla sevgi, gerekenden daha fazla mutluluk var. Bütün bunlar, sınırsız doğasını fark eden bir beyin sayesinde ortaya çıkmaya başladı. Kaynakların yetersiz olduğunu düşünmek, dış görüntüye bakıp, her şeyin dışardan geldiğini düşünmektir. Böyle yaptığınızda göreceğiniz en kesin şey, yetersizlik ve sınırlama olacaktır. Artık varolan hiç bir şeyin dışarıdan gelmediğini, her şeyin önce içeriden düşünmek ve hissetmekle oluşturulduğunu biliyor musunuz? Düşünme yeteneğiniz sınırsız olduğuna göre, düşünerek yaşama taşıyacaklarınız da sınırsızdır ve bu herkes için geçerlidir.. Bunu gerçekten kavradığınızda, kendi sınırsız doğasının farkında olan bir beyinle düşünüyor olacaksınız.

Evren çekim yasası aracılığıyla herkese her şeyi sunar, ayrıcalık yapmaz. Neyi yaşamak istediğinizi seçme yeteneğiniz var. Kendiniz için bir seçim yapın, çünkü SİZ bunu yapabilecek tek kişisiniz!

Başka hayatlar için bir şey oluşturmanız mümkün değil; çünkü onun yerine düşünemezsiniz. Düşüncelerinizi başkaları için birşeyler oluşturmaya zorladığınızda, elde edeceğiniz sonuç, benzer olayları “Kendinize” çağırmak olacaktır. Bu yüzden, bırakın onlar da kendileri için kendi istedikleri hayatları yaratsınlar.


ALINTI

Kendimi Bağışlıyor ve Seviyorum

İlgili resim

Kendimi Bağışlıyor ve Seviyorum
Kendime hastalığı, parasızlığı, işsizliği yaşattığım için, yeniye geçmekten, değişimlerden korktuğum için sonuçta yine yaşama güvenmediğim için kendimden özür dilerim. Sınırlama ve kurallar içinde yaşadığım için, hayatı kontrol etmeye çalışarak inatçı olduğum için, yaratıcılığımı kullanmayı ret ederek yaşadığım için, kendim olmayı reddettiğim için, şükürsüzlüğüm için, şefkat sevgi anlayış hoşgörü paylaşma duygularını unuttuğum için, beklentiler içinde yaşayıp hiçbir beklentim yok diyerek kendime söylediğim tüm yalanlar için kendimden özür dilerim. Kararsızlıklarım için, öfkem, kızgınlığım için tüm parçalarımdan özür dilerim. Bedenimin kıymetini bilmediğim, ruhumun istekleri doğrultusunda hareket etmediğim, içimden gelen sesi dinlemediğim, zihnimi olumsuz enerjiler içinde doldurup sonrada devamlı yaşamdan şikâyet ettiğim için, ruhumun isteği doğrultusunda adım atmaktan korktuğum için, cesaretsizliğim için, zamanımın değerini bilemediğim, kendime yapmış olduğum tüm saygısızlıklar için, başkalarının beni üzmesine izin verdiğim, yaşam amacıma hizmet etmeyen oyunlar kurduğum vs. vs. vs için kendimden, buna neden olan bugüne kadar yok saydığım kabul etmediğim tüm bu parçalarımdan çok özür dilerim.Gücümü kötüye kullandığım kendimi üstün gördüğüm başkalarını küçümsediğim, haksızlık yaptığım kendimi değersizleştirdiğim için kendimden ve tüm parçalarımdan özür dilerim. Kendime vermiş olduğum sözleri tutmadığım için kendimden özür dilerim. Hırslarıma yenik düşüp kibir ve gurur içinde davrandığım her an için, kendime olan güvensizliğim inançsızlığım için kendimden özür dilerim. Gücümü başkalarına devrederek beni yönetmelerine izin verdiğim için, kendime yaşatmış olduğum tüm baskılar için, enerjimi düşürüp kendimi yaşamdan kopardığım için, kendime yalnızlığa mahkûm ettiğim için, korkuların beni yönetmesine izin verdiğim için, başkalarının kendisini kötü hissetmesine neden olduğum için, suçlayıcı konuşmalarım için kendimden özür dilerim. Olumsuz yaşanan her olayın güzel şeyleri arzulayabilmen için yaşadığını, arzu duygusunun yaşanması için deneyimlendiğini bunlara şükrettiğinde, minnettarlık içinde yaşadığında sahip olduğun tüm güzelliklerin büyüdüğünü öğrendim. Farkında olursan eğer, sınırlarını kaldırırsan, yaşanan olaydaki hizmeti ve sevgiyi görmeye niyet edersen her deneyimin insanı ne kadar büyüttüğünü, ilerlettiğini öğrendim… Sonuçta kendimi olduğum gibi sevgiyle kabul etmeyi öğrendim, ben kendimle barıştım. Yaradanın parçası olarak kendimle barıştığımda, yaradanla barıştım. Kendimi kucaklamayı öğrendim. Kendimle barışıp, kendimi tam olarak kucakladığımda hayatımın sorumluluklarını alınca gözümdeki perde kalktı ve sanki dünyadaki tüm perdeler kalktı. Artık kalbim açık ve sevginin yaşamımda özgürce dolaşmasına izin veriyorum. Tüm ruhumla, benliğimle, kalbimle seviyorum kendimi, insanları ve yaşamı.. Zero Limit

NEDEN BİREYSEL SEANS?

BİLGİ VE KAYIT İÇİN : 0 532 4579393 * 0 224 2254343

Bazen  sanki hayatımızda birçok şey kontrolden çıkar, yaşam enerjimiz azalmaya başlar. Sebepsiz yere mutsuzluk kaplar içimizi. Yaşama karşı isteksizlik başlar. Bunları  haketmedim, onları asla affetmem deriz. Dönüp dolaşıp hep benzer olayları farklı kişilerle yaşarız ve sürekli aynı şeylerden şikayet ederiz.  Hepiniz bilirsiniz, birine kırk gün deli dersen deli olur diye eskilerin bir sözü vardır. Bunun için sürekli affetmiyorum, haketmiyorum  diye şikayet ettikçe hayatımızdaki kısır döngüden çıkamıyoruz
 Seanslarda bugüne kadar yaşadıklarınızı deneyim olarak kabul ederiz. Terapistiniz öncelikle yanlış inançları, bağımlılıkları, vesveseleri fark etmenize yardımcı olur. Daha sonra değişimi başlatmak adına sağlıklı, mutlu ve rahat yaşamanız için size uygun yol gösterir. O yolda ilerlemek  hayatınızı kolaylaştırmak ve güzelleştirmek her zaman sizin elinizde.

BİREYSEL SEANS BİLGİ VE RANDEVU İÇİN:
ADA GELİŞİM MERKEZİ

0224 225 43 43

0532 457 93 93

BİREYSEL SEANS KİMLERE YARDIMCI OLUR ?

1-Sorunlarını başkalarının yanında konuşmaktan çekinenler,
2-Kendimi değersiz, yetersiz hissediyorum diyenler,
2-İlişki sorunları yaşayanlar, (İlişki kuramayanlar, aldatılanlar, boşananlar vb.)
3-Korkuları olanlar (Dışlanmaktan, terkedilmekten, kaybetmekten, parasız kalmaktan korkanlar )
4-Sürekli endişe ile yaşayanlar. (Geçmiş ve gelecekle ilgili evham yapanlar, herşeyi kafaya takanlar, sabahtan akşama kadar düşünenler, her şeyi kontrol etmekten bıktım diyenler)
5-Bereketim yok, emeğimin karşılığını alamıyorum diyenler,
6-Huzuru ve mutluluğu bulamıyorum veya bulsam da uzun süreli yaşıyamıyorum diyenler ile sık sık depresyona girenler,
7-Özgüven eksikliği ve iletişim sorunu olanlar,
8-Okul ve sınav sorunları olan gençler,
9-İşyerinde, okulda ve yaşamda motivasyon ve performans arttırmak isteyen yöneticiler, çalışanlar ve öğrenciler,
10-Bağımlılığı olanlar (İnsan, alışveriş, teknoloji vb.)

BİREYSEL TERAPİ NASIL YAPILIR

Birçok insan için terapiye karar vermek zordur. İlk seansa gelirken umut, heyecan veya korku olabilir. Oysa bireysel seans, sizi huzursuz eden her konu hakkında rahatlıkla konuşabileceğiniz bir terapi şeklidir.
Danışanlar kendini rahat ve güvende hissederler.
Terapi sürecini ve süresini danışanla terapist birlikte tespit ederler.

Her seans yaklaşık bir saat sürer.  Genelde insanlar terapiden rahatlamış, huzurlu, umutlu veya duyguları karışık olarak çıkarlar.

STRESİ AZALTMANIN YOLLARI

kendini sevmek ile ilgili görsel sonucu

1-KENDİNİZE DİNLENMEK İÇİN BİRAZ VAKİT AYIRIN
2- DIŞARI ÇIKIP TEMİZ HAVADA BİRAZ YÜRÜYÜN
3- SEVDİĞİNİZ BİR ARKADAŞINIZ İLE SOHBET EDİN
4- SEVDİĞİNİZ BİR MÜZİĞİ DİNLEYİN
5- HAYATINIZDA İYİ GİDEN ŞEYLERİ GÖZÜNÜZÜN ÖNÜNE GETİRİN
6- SİZİ SEVEN İNSANLARIN VARLIĞINI DÜŞÜNÜN
7- HAYATTA YAPILACAK ÇOK GÜZEL ŞEYLER OLDUĞUNU DÜŞÜNÜN
8- SİZİ ANLAYACAK BİRİLERİNİN MUTLAKA OLDUĞUNU AKLINIZA GETİRİN
9- FİZİKSEL AKTİVİTEDE BULUNARAK KASLARINIZI GEVŞETİN
10- GEREKLİ MİKTARDA UYUMAYI İHMAL ETMEYİN
11- İŞİNİZDEKİ KONULARI ASLA EVE TAŞIMAYIN
12- YAPAMAYACAĞINIZ ŞEYLER İÇİN SÖZ VERMEYİN
13- YORULDUĞUNUZU HİSSETTİĞİNİZDE DİNLENMEK İÇİN BİR ARA VERİN
14- YEMEK YEME DÜZENİNİZİ AKSATMAYIN
15- BİR PARKTA VEYA YEŞİL ALANDA YÜRÜYÜŞE ÇIKIN
16- ARA SIRA GÜZEL BİR FİLM İZLEYİN VEYA TİYATROYA GİDİN
17- İŞ HAYATINIZDA HİÇ BİR ŞEYİN SİZİN SAĞLIĞINIZDAN DAHA ÖNEMLİ OLMADIĞINI DÜŞÜNÜN
18- EVE GELDİĞİNİZDE BİR DUŞ ALIP RAHATLAYIN
19- BİR ARKADAŞINIZ İLE OTURUP BİR FİNCAN KAHVE İÇİN
20- ZOR ANLARDA PANİK YAPMADAN HERŞEYİN YOLUNDA GİDECEĞİNİ DÜŞÜNÜN
21- BİR KOLTUĞA OTURUP DERİN BİR NEFES ALIN VE SAKİNLEŞMEYE ÇALIŞIN
22- AŞIRI MİKTARDA ÇAY KAHVE İÇMEKTEN KAÇININ
23- SIKINTILARINIZI BAŞKALARI İLE PAYLAŞMAYI UNUTMAYIN
24- HAFTA SONU BALIK TUTMAYA VEYA YÜZMEYE GİDİN
25- SABAHLARI ERKENDEN YÜRÜYÜŞE ÇIKIN
26- BİR KİŞİ HAKKINDA KARAR VERİRKEN İYİ YÖNLERİNİ DÜŞÜNÜN
27- GÜLER YÜZLÜ DAVRANMAYI UNUTMAYIN
28- İNSANLAR İLE İLİŞKİLERİNİZİ SAĞLAMLAŞTIRIN
29- İNSANLAR İLE ANLAŞMAZLIKLARDA MUHAKKAK BİR ÇÖZÜM YOLU OLDUĞUNU UNUTMAYIN.
Alıntı