Booking.com

Yıldızların aşk işaretleri






Beklediğiniz partner hangi özellikleri taşıyor? Siz kimin için en uygun partnersiniz? Hayatınızda aşk vadeden en parlak dönemler ne zaman? Doğum haritanız tüm bunların ipuçlarını veriyor.


Yazı: Aycan Aşkım Saroğlu


Astrolojinin bu kadar popüler olmasının en büyük nedenlerinden biri kuşkusuz ki aşk ve ilişkiler… Kim aşk üzerine daha çok şey bilmek istemez, kim nasıl biriyle, ne zaman evleneceğini ya da partner olup olmayacağını öğrenmeye can atmaz ki? Kim partnerinin karakteristik özelliklerini, mesleğini, fiziğini merak etmez ki? Astroloji birçok alanda olduğu gibi bu konuda da bize görkemli kapılar açıyor, kozmosun kodları üzerine önemli ipuçları veriyor. Yıllardır özellikle astrolojide aşk ve ilişkiler alanında uzman olan Astrolog Semavii ya da gerçek adıyla Sema Kılıç’la, nasıl bir partnerimiz olacağını, ne zaman uygun aşk ve evlilik zamanlarının gelebileceğini konuştuk…


Astroloji aracılığı ile ne zaman evlenebileceğimizi gerçekten öğrenebilir miyiz?

Bu soruna büyük bir oranda ‘evet’ diyebilirim. Astroloji bu türden soruların yanıtlarına büyük oranda ışık tutar. Astroloji yoluyla, bir kişinin ne zaman aşık olacağını, nasıl bir sevgili istediğini, ne zaman evlenebileceğini, evliliğinin nasıl geçeceğini, ne tür kişileri hayatına çekeceğini, aşkta şansının nasıl olduğunu, kişinin evlilikte nasıl davranacağını, eşinin karakterinin, mesleğinin ne olacağını, kişinin doğum haritasının detaylı bir analizini yaparak ortaya koyarız. Elbette bunun için kişinin detaylı danışmanlık alması gerekiyor. Ancak detaylı danışmanlık almadan ve astrolojiden yeterince anlamadan da insanlara bu konuda ışık tutmak mümkün.


Peki eşimiz ya da partnerimiz nasıl biri olacak? Nasıl kişilere çekiliyoruz? Astroloji bunları söyleyebiliyor mu?

Buna da yanıtım ‘evet’ olacak. En pratik yol ise yükselen burçtan geçiyor. Yükselen burcunuzu biliyorsanız, nasıl bir eş aradığınıza dair en azından genel bir fikir edinebilirsiniz. İsterseniz basitçe şöyle anlatayım: Evlilik ve ciddi ilişkilerde, doğum haritasında yükselen burç çok önemlidir. Çünkü yükselen burcun tam karşısında duran ‘7. Ev’ dediğimiz burç vardır. Bu burç ve ev olası eşimiz, partnerimiz konusunda birçok şey söyler. Yükselen burç, yani birinci ev bizi anlatır, tam karşısındaki burç yani 7. Ev ise onu anlatır.


ZIT BURÇLAR

1- Koç-Terazi

2- Boğa-Akrep

3- İkizler-Yay

4- Yengeç-Oğlak

5- Aslan-Kova

6- Başak-Balık


Biraz daha ayrıntılı anlatabilir misiniz?

Yükselen burç, evlilik ve diğer ciddi duygusal ilişkilerde kişinin kendisini temsil eder; kişi ilişkide nasıl davranıyor, ilişkiye nasıl yaklaşıyor, dışardan nasıl algılanıyor? İşte bütün bunları yükselen burç genel hatlarıyla anlatır. Elbette daha birçok ayrıntı ve bilgi var ama en genel hatlarıyla kişinin yükselen burcuna bakarak o kişinin ilişkide nasıl bir tavır alacağını söyleyebiliriz. Gelelim yükselen burcun tam karşısındaki eve ve burca. İşte buna 7. Ev burcu ve kısaca 7. Ev deriz. 7. Ev ise evlilik ve ciddi ilişki evidir. Yükselen burcun tam karşısında yer alan 7. Ev burcu, kişinin hayatına çekebileceği sevgili ve eş tipini de anlatır. Kişinin doğum haritasında sadece 7. Ev burcuna bakarak, o kişinin hayatına girecek sevgili ve eş tipi hakkında epey bilgi edinebiliriz. Bilgimizi daha detaylandırmak için, işin içine 7. Ev burcunun yönetici yıldızını da katabiliriz. 7. Ev burcumuzu pratik bir yolla nasıl bulabiliriz? Yükselen burcunuz neyse, onun zıt burcu 7. Ev’e düşer. İşte sevgili, eş, ciddi ilişki ve evlilik evi burcu odur. 7. Ev burcumuzu bilince aradığımız eşin özellikleri de ortaya çıkıyor mu? 7. Ev burcunuz Aslan olsun. 7. Ev burcumuz Aslan diye, illa hayatınıza Aslan burcu birinin girmesi gerekmiyor. Aslan burada aradığınız eşi temsil eden bir sembol. Buna göre, eşinizin burcu ne olursa olsun, illa onda Aslan’a has bazı özellikler ararsınız demek oluyor. Örneğin, 7. Ev burcunuz Aslan ve eşiniz ise Akrep burcu. O zaman eşiniz tabii ki Akrep burcu özelliklerinde biri olur, öte yandan Aslan’ın temsil ettiği birkaç özelliği de kendinde barındırabilir. Akrep”tir ama aynı zamanda Aslanvari havalı biridir ya da Aslan’ın temsil ettiği fiziki özellikleri taşır; kumral veya sarı saçlıdır gibi… Bir danışanımın 7. Ev burcu Yengeç’ti. Kocası Terazi burcuydu. Terazi yemek yapmakla hiç alakası olmayan bir burçtur ama ne ilginçtir ki eşi yemek yapmaya bayılıyordu. 7. Ev burcu Yengeç özelliği!


KİMİ ARIYORSUN?

7. Ev burcunuz

Koç ise, inisiyatif alan, atak, dürüst ve açık sözlü, cesur, her yaşta genç kalmayı bilen, yenilikçi, gülmeyi ve eğlenmeyi seven, pozitif, hareket sever, sportif, savaşçı ve biraz kavgacı, öncü ve lider ruhlu biri.

Boğa ise, sıcak, çekici, estetik zevkleri olan, güçlü, koruyan, kollayan, yemek yapmakta becerikli, kararlı, değerlerine bağlı, eşine sadık, eşini mutlu etmeyi bilen, sakin, yuva sever, hoşgörülü ve sevecen biri.

İkizler ise, hareketli, çok yönlü, becerikli, zeki, bilgili, eğitimli, genç ruhlu, konuşkan, ağzı laf yapan, insan ilişkilerinde canlı, geniş çevresi olan, sosyal hayatı hareketli, şakacı, sürprizler yapan biri.

Yengeç ise, duygulu, anlayışlı, şefkatli, yuva sever, eli bereketli (erkek ve kadın için aynı şey geçerli) yemek yapmayı seven ve bilen, ailesine düşkün, koruyan, eşine bağlı, eşinde anne/baba figürü arayan, küsme huyu olan, romantik biri.

Aslan ise, havalı, güçlü, kendine güvenen, yiğit, gururlu, asil, gösterişli, oyun sever, eğlenceli, yaratıcı yeteneği olan, kendini göstermeyi bilen, sosyal hayatı zengin, lükse meyilli, yönetme yeteneği olan, girişken biri.

Başak ise, çalışkan, zeki, çok yetenekli ve becerikli, bilgili, işinde başarılı, evine ve eşine düşkün, eşinin ve ailesinin mutluluğu için kendini adeta feda eden, temiz, titiz, esprili, formuna dikkat eden biri.

Terazi ise, gösterişli, süslü, zevkli, güzel/yakışıklı, ağzı güzel laf yapan, gururu okşayan jestler yapmayı bilen, zarif, asil, medeni, anlayışlı, uyumlu, sosyal, insan ilişkilerinde becerikli, neşeli ve bazen kaprisli biri.

Akrep ise, tutkulu, güçlü, karizmatik, hırslı, ketum, tuttuğunu koparan, savaşçı, korkusuz, derin duyguları olan, tutkuyla seven ve bağlanan, seksi, cinselliği güçlü, sezgisi ve zekası güçlü, mücadeleci ve kıskanç biri.

Yay ise, çok yönlü, cesur, atak, girişken, ateşli, tutkulu, romantik, gururlu, kendine güvenen, girişimci, neşeli, esprili, doğal, rahat tavırlı, pozitif, bilgili, kültürlü, maceracı, gezmeyi ve keşfetmeyi seven biri.

Oğlak ise, ciddi, işkolik, işte başarılı, işte etkili ve yetkili bir pozisyonu olan, çalışkan, disiplinli, düzenli, otoriter, lider ruhlu, ailesine düşkün, ilişkisine sonuna kadar sahip çıkan, sadık, ve anaç/ babaç biri.

Kova ise, havai, farklı, modern, bakımlı, şık, kaliteye önem veren, seçici, bilgili, kültürlü, donanımlı, işte başarılı, değişim sever, aşkta çılgın ve cüretkar, sürprizli yanları olan, karizmatik, cazibeli, mesafeli, akıllı biri.

Balık ise, idealleri olan, bir işe kendini adayan, büyüleyici, merhametli, yardımsever, yetenekli, ruha ve kalbe dokunmayı bilen, zarif, estetik sever, esprili, romantik, eşine duygusal olarak bağlı, fantezileri olan, yaratıcı düşüncesi güçlü, bazen tembel biri.


Çok ilginç gerçekten! Peki biraz da ne zaman evleneceğimizi, hayatımıza ne zaman aşkın gireceğini konuşalım.

Kişinin evlilik zamanını tespit etmek, ne zaman aşkın hayatına gireceğini bulmak yine çok detaylı astrolojik analiz gerektiren bir çalışma. Ancak bu konuda da genel bir bilgi edinmek amacıyla, küçük bir tüyo verebilirim. Astrolojiden biraz anlayanlar ve doğum haritasını bilenler için ayrı bir ipucu, bilmeyenler için ayrı bir ipucu vereyim. Doğum haritasını bilenler, 7. Ev burcunun yönetici yıldızının hangi burçta olduğunu bulsunlar. 7. Ev burcunuzu yöneten yıldız, evlilik ve ciddi ilişki evinizin de yönetici yıldızı oluyor. Örneğin 7. Ev burcunuz Yay ise, yönetici yıldızı Jüpiter’dir. Örneğin 7. Ev burcunuz Koç ise, yönetici yıldızı Mars’tır. Mars da sizin doğum haritanızda Balık burcunda diyelim. Son aşamada yapmanız gereken, transit gezen ve şans gezegeni Jüpiter’in 7. Ev yönetici yıldızınızla aynı burçta veya uyumlu burçlarda gezdiği zamanları tespit etmektir. İşte, transit Jüpiter’in aynı burç veya uyumlu burçta gezdiği zamanlar sizin ‘aşk veya evlilik zamanınız’ olabilir.


Peki, transit Jüpiter’in 7. Ev evlilik evinin yönetici yıldızıyla aynı burçta veya uyumlu burçta olmasını nasıl anlayacağız?

Transit Jüpiter genellikle bir burçta bir sene kalır. Transit Jüpiter şu an Aslan’da geziyor. 11 Ağustos 2015’te Başak burcuna geçecek ve 2016 Eylül’e kadar Başak’ta kalıp sonra Terazi burcuna geçecek. Terazi’de bir sene kaldıktan sonra 2017 sonbaharında Akrep’e girecek. 2019’un ikinci yarısında ise Yay burcuna girecek. 7. Ev yönetici yıldızınız Aslan’da ya da Aslan’la uyumlu burçta ise bu sene 11 Ağustosa kadar aşk ve evlilik bakımından şanslı sayılırsınız veya Başak’ta veya Başak’la uyumlu burçta ise, 11 Ağustostan evlilik ve aşkta şansınız açılıyor demektir.


Aynı burçta olduğunu bilmek sorun değil ama uyumlu burçta olduğunu bilmek nasıl mümkün oluyor?

Diyelim; sizin 7. Ev yönetici yıldızınız Mars olsun ve Mars da Yay’da olsun. Yay burcu Aslan burcu ile aynı elementte, uyumludur. Demek ki, siz 11 Ağustos’a kadar aşk bakımından şanslı olacaksınız çünkü transit Jüpiter 11 Ağustos’a kadar Aslan’da kalacak! Yine bir örnek verelim. Kişinin 7. Ev yönetici burcu İkizler olsun. İkizler’in yönetici yıldızı Merkür’dür.


Burçların yönetici yıldızları

Koç: Mars

Boğa: Venüs

İkizler: Merkür

Yengeç: Ay

Aslan: Güneş

Başak: Merkür

Terazi: Venüs

Akrep: Mars ve Plüton

Yay: Jüpiter

Oğlak: Satürn

Kova: Uranüs ve Satürn

Balık: Jüpiter ve Neptün


Uy umlu burçlar

Ateş: Koç, Aslan, Yay

Toprak: Boğa, Başak, Oğlak

Su: Yengeç, Akrep, Balık

Hava: İkizler, Terazi, Kova

AŞK İÇİN TÜYOLAR

• Kadınların doğum haritasında Mars hangi burçtaysa, o burcun erkeğiyle tutkusu bol bir aşk yaşar.

• Erkeklerin doğum haritasında Venüs hangi burçtaysa, o burçtan veya onun zıt burcundan bir kadına aşık olabilirler.

• Erkek, Ay burcu neredeyse, o burçtan bir kadını eş olarak seçebilir.

• Zıt burçlar birbirine med-cezir etkisiyle çekilir.

• Partnerinizin yükselen burcunuzun zıt burcundan olması gerekmez ama illa ki o burcun bazı özelliklerini taşımasını istersiniz.


Merkür de doğum haritasında Boğa’da olsun. Demek ki 7. Ev yönetici yıldızı Merkür Boğa’da. O zaman bu kişi, Merkür Boğa’ya göre, Jüpiter Aslan’da Boğa Merkür’e kare/ gergin açı yapar, fikirleri ve isteklerinde gel-gitler yaşar. Ancak 11 Ağustos’tan sonra Başak’a geçen Jüpiter, Boğa Merkür’le çok uyumlu açıda olacak. Demek ki bu kişi 11 Ağustos’tan itibaren bir sene boyunca aşk ve evlilikte güzel şans ve fırsatlar yakalayacak!


Astrolojiden anlamayanlar için nasıl bir ipucu verebilirsiniz?

7. Ev burcunuzu bulduktan sonra transit gezen Jüpiter’in bulunduğu burca bakın. Sonra bu burç sizin 7. Ev burcunuzla uyumlu mu tespit edin. Uyumluysa o zaman aşk ve evlilikte şanslı zamanlardasınız, fırsatları değerlendirin derim. Örneğin 7. Ev burcunuz Kova olsun. Transit Jüpiter 11 Ağustos’a kadar Aslan’da geziyor. Aslan Kova’nın zıt burcudur. Zıt burçlar uyumlu burç sınıfına girmezler ama bir istisnası vardır, Jüpiter zıt burca da olumlu etki yapabilir. Buna göre, siz 11 Ağustos’a kadar aşk ve evlilik fırsatları konusunda şanslısınız demektir. Ayrıca 2016 Eylül’de transit Jüpiter, Terazi’ye girecek ve 2017 sonbaharına kadar Terazi’de kalacak. Terazi, Kova ile aynı grupta; hava elementinden birbiriyle uyumlu burçlardır. Demek ki sizin için 2016 Eylül-2017 sonbahar arası da aşk ve evlilikte şanslı zamanlar olacaktır.





Yükselen burcumuzu bilmiyorsak, sadece burcumuza göre şanslı zamanları öğrenebilir miyiz?

Elbette. Yükselen burcunuzu, dolayısıyla 7. Ev burcunuzu bilmiyorsanız sadece burcunuza bakarak da bir şeyler söylemek mümkün. Transit Jüpiter burcunuzla uyumlu açılarda olduğu zamanlar ayrıca aşk ve evlilik için şanslı zamanlarınızdır. Örneğin, bu sene 11 Ağustos’a kadar Aslan’da olan transit Jüpiter burcu Aslan, Kova, Koç ve Yay olanlara aşk ve evlilikte şanslı fırsatlar getirecek. 11 Ağustos’tan sonra 2016 Eylül’e kadar Başak’ta kalacak olan şans gezegeni Jüpiter, toprak grubu burçlar Boğa, Oğlak ve Başak ile Başak’ın zıt burcu Balık’a aşk ve evlilikte şanslı fırsatlar getirecek.


KOÇ

Burcunuza göre ilişki uyumu

Ateş ele mentinden Aslan ve Yay ile uyumludur. Öncü niteli kli Yengeç ve Oğla k’ı çekici bulur. Zıt burcu Terazi ile kendini tamamlar.

YENGEÇ

Su elementi nden Bal ık ve Akre p’le uyumludur. Öncü burçlar dan Ko ç ve Terazi ’yi çekici bulur. Zıt burcu Oğlak ile kendini tamamlanmış hisseder.

TERAZİ

Hava elementinden Kova ve İkizler ile uyumludur. Öncü ruhlu Oğlak ve Yengeç’i çekici bulur. Zıt burcu Koç ile kendini ta mamlar.

OĞLAK

Toprak elementinden Boğa ve Başak ile uyumludur. Öncü ruhlu Terazi ve Koç’u çekici bulur. Zıt burcu Yengeç ile kendini tamamlar.

BOĞA

Toprak elementi nden Başa k ve Oğlak’la uyumludur. Sabit nitelikli Aslan ve Kova’yı çekici bulur. Zıt burcu Akrep ile kendini tamamlar.

ASLAN

Ateş ele mentinden Koç ve Yay ile uyumludur. Sabit nitelikli Akrep ve Boğa’yı çekici bulur. Zıt burcu Kova ile kendini tamamlar.

AKREP

Su ele mentinden Yengeç ve Balık ile uyumludur. Sa bit nitelikli Asla n ve Kova’yı çekici bulur. Zıt burcu Boğa ile kendini tamamlar .

KOVA

Hava ele mentinden İkizler ve Terazi ile uyumludur. Sabit nitelikli Akrep ve Boğa’yı çekici bulur. Zıt burcu Aslan ile kendini tamamlar.

İKİZLER

Hava elementinden Kova ve Terazi’yle uyumludur. Değişken burçlar dan Başak ve Balık’ı çekici bulur, ilgi duyar.Zıt burcu Yay ile kendini tamamlar.

BAŞAK

Toprak elementinden Boğa ve Oğlak ile uyumludur. Değişken yapılı İkizler ve Yay ’ı çekici bulur. Zıt burcu Balık ile kendini tamamlar.

YAY

Ateş elementinden Koç ve Aslan ile uyumludur. Değişken yapılı Başak ve Balık’ı çekici bulur. Zıt burcu İkizler ile kendini tamamlar.

BALIK

Su elementinden Yengeç ve Akrep ile uyumludur. Değişken niteli kli İkizler ve Yay’ı çekici bulur. Zıt burcu Başak ile kendini tamamlar .





ALINTI

ZORLUKLARLA MÜCADELE ETMEK İÇİN DÜŞÜNME BİÇİMİNİZİ DEĞİŞTİRMENİN YOLLARI











1. Tatile çıkın

2. Başarılı insanların alışkanlıklarını edinin

3. Günlük liste yapın

4. Gereksiz dikkat dağıtıcılardan kurtulun

5. Organize olun ve önceliklerinizi belirleyin

6. Etrafınızı pozitif şeylerle çevreleyin

Düşünme şekli ve zihin, hayatta yaptığınız her şeyi, kendinize koyduğunuz sınırları etkiler. Negatif bir düşünme şekliniz varsa, istemsizce de olsa etrafınıza negatif bir enerji yaymış olursunuz. Bu negatif tutum hem düşünme şeklinizi, hem yaptığınız işi, hem de yakın çevrenizi etkisi altına alır.

Öte yandan başarı için doğru düşünme şekline sahip olmak, sizi yeni fikirlere daha açık hale getirir. Bu da zorlukların üstesinden gelmek için yeni yollar keşfetmenizi, fırsatlara açık olmanızı sağlar. İşte hayatta hangi zorlukla karşılaşırsanız karşılaşın, düşünme biçiminizi güçlendirecek en hayati öneriler:

Tatile çıkmanın pek çok faydası olmasının yanı sıra tatil ve başarı arasında yüksek bir ilgi var. Tatile çıkmak; verimliliği artırır, yeni bakış açıları geliştirmenizi sağlar, zihinsel gücünüzü artırır, zihinsel sağlığınızı güçlendirir. Kendinizi çalışmaktan patlayacak duruma getirmek hem zaman kullanımı hem de başarı açısından pek de efektif sonuçlar doğurmaz. Başarılı ve üretken olmak istiyorsanız, zihninizi boşaltmak için kendinize zaman tanımalısınız.

Günlük alışkanlıklar başarıya ulaşmak için kilit önem taşır. Dünyadaki politik gelişmeler, hava olayları, doğa olayları üzerinde hiçbir kontrolünüz olmayabilir. Ancak kendinizi, alışkanlıklarınızı, günlük rutininizi kontrol edebilirsiniz. Hepimiz başarıya götüren alışkanlıkların neler olduğunu öğrenebiliriz ancak önemli olan bunları uygulamak. Dünyayı yeniden keşfetmek yerine başarıya ulaşmış kişilerin günlük rutinlerinde yer alan alışkanlıkları gözden geçirebilirsiniz.

Başarıya ulaşmış kişilerin hepsi, günlük yapılacaklar listesi üzerinden ilerler. Bir uçağın kalkış öncesi kontrol listesinin gözden geçirilmesi ne kadar önemliyse, başarılı olmak istiyorsanız günlük yapılacaklar listesi hazırlayıp bunu kontrol etmelisiniz. Her sabah güne başlarken sadece 5-10 dakika ayırarak listenizi hazırlayabilirsiniz.

Koşullar farklı olsa da hepimiz bir konuda eşitiz; günde 24 saatimiz var. Bu zamanı nasıl yönettiğimiz, başarıyı belirliyor. Gün içinde dikkat dağıtıcı gereksiz şeylerden kurtulun.

Hem özel hayatınızı hem de profesyonel hayatınızı organize edin. Organize olmamış bir düzende çalışmak sizi başarıya götürmez. Üretken olmak için organize olmalı, önceliklerinizi belirlemelisiniz.

Zihninizi mutlu, sevgi dolu anılarla beslemek önemli bir şey. Eğer düşünme şeklinizi değiştirmek istiyorsanız, gülümsediğiniz anları çoğaltın. Bunun için etrafınızda pozitif bir hava oluşturmalısınız.

ALINTI

aile dizimi

 “Dede koruk yer torunun dişi kamaşır” atasözünün anlatmak istediği gibi önceki nesillerin yaşadıkları travmalar bizi de olumsuz yönde etkiliyor. Önceki nesillerin kötü anıları bizim hayatımızda kısır döngü gibi tekrar eden kısmetsizlikler yaratıyor. Aile dizimi ise (family constellation) geçmiş nesillerin yaşadıkları travmaların, aldıkları ahların, yaşadıkları haksızlıkların yeni nesillerde görülen olumsuz etkisini ortaya çıkarıp bu negatif enerjilerden arınmayı sağlıyor. Aile dizimi ile insanların hayatlarındaki tıkanmalar, bereketsizlik, korku ve kısmetsizlik gibi sorunlar çözülebiliyor. Bu tıkanıklıklar en çok ailenin en küçüğünde daha çok görülüyor. Ailenin küçük çocuğunda görülse dahi aile dizimi genelde 16 yaş sonrasında yapılmalıdır. 16 yaş altındakilerin ise ebeveynleri önce dizim yaptırmalıdır.
constelaciones-familiares.jpgYeni nesiller olarak biz ailenin duygularını da miras alarak büyüyor, yaşıyoruz. Ailenin katman katman morfik alanları içinde bunu fark etmeden yaşıyoruz. Mesela iki kardeş miras paylaşımında adil olmadıysa hakkı yenenin çocuğunun bolluk ve bereket sorunu yaşadığı tespit edilebilir. Veya dede hırsızlık yaparsa torun hiçbir şey yapmasa da gece dişlerini gıcırdatırmış. Veya yeni bir ilişkiye başlayamayan kişinin eski sevgilisi veya eşiyle arasındaki ilişki helalleşme anlamında bitmemiş olabilir. Bunun gibi geçmiş kuşakların etkisini gördüğünüzü düşündüren belirtiler şunlar da olabilir;
  • ailenizde bekarlık yaygınsa,
  • evlenmek isteyip istemediğinizden emin değilseniz,
  • bereketi bulmakta zorlanıyorsanız
  • savaş deneyimi veya göç varsa,
  • intihar eğilimi varsa,
  • elimi attığım şeyler kuruyor diyorsanız,
  • tüm yaşamınız boyunca sebebini bilmediğiniz bir öfke yaşıyorsanız
  • satamadığınız bir mülk varsa
Aile dizimi sadece aileyi değil geçmişlerinden dolayı firmaları da etkileyen bir sistem. Yani firmaların işlerinin bir türlü olumlu gitmemesinin sebebine aile (organizasyon) dizimi ile ulaşılabilir. Üstelik aile dizimi, direkt sonuca yönelik, kısa sürede çok yollar kat ettiren etkili bir çalışmadır.
Aile dizimi Bert Hellinger’in ürettiği bir sistemdir ki 1990’larda çıktığından ikinci dünya savaşında tetik çeken Alman askerlerinin veya büyükleri işkence gören Yahudilerin yeni nesillerinin yaşadıkları travmaları nasıl çözeceklerini merak eden Almanya toplumu için ilaç gibi gelmiştir.
aile dizimi sülale.jpg
İşte meşhur aile dizimi ile ilgili işte bazı gerçekler;
  1. Geçmişteki hiçbir travma örtbas edilmemeli, onunla yüzleşmeli. Örneğin savaş dönemlerinde yaşanan acıları, esareti, açlığı, erken ölümleri, işkenceleri, tecavüzleri, soykırımları, esirliği, sürgünleri yaşayan aile büyüklerinin yaşadıkları yaşandığı yerde kalmıyor. Ruhsal kodlarımıza işleniyor. Bizim hayatımızda anlamını çözemediğimiz kısır sorunlar yaşatıyor. Böyle konular açıldığında da ‘o zaman yokluk varmış, olur böyle şeyler’ ya da ‘savaş zamanı neler yaşanmış, geçmiş gitmiş” gibi yaklaşımlar pek gerçekçi olmuyor. Olaylar ört bas edildiğinde, gerekli dersleri almadığımızda bu travmatik sıkıntılar belli yaşlarda yeni kuşaklarda görülmeye başlıyor.
  2. Psikoterapi kendi geçmişini, aile dizimi aile geçmişini inceliyor. Kendi çocukluğumuzda yaşadıklarımızın yetişkinlik hayatımızı şekillendirdiğini biliyorduk. Bu anılar psikoterapi ile çözülebiliyor. Bizim için yeni olan ise geçmiş nesillerin kötü yaşantılarının da derinliğine göre bizi yani birkaç nesli etkiliyor olması. Eğer geçmiş nesillerden travmatik bir miras aldıysak bu negatif mirastan da aile dizimiyle arınabiliyoruz. Yani
  • psikoterapi ile kendi kötü anılarımızdan arınabiliyoruz
  • aile dizimi ile önceki nesillerin bizim üzerimizdeki kötü etkilerinden arınabiliyoruz.
  1. Sorununuzu psikolog bulamıyorsa aile dizimi terapistini deneyin. Freud psikoterapisi çocukluğa odaklanırken aile dizimi geçmiş nesillere odaklanır. Freudyen psikolojik terapi bir döneme önemli farkındalıklar getirse de, ailenin insan üzrindeki etkisini “iki kişi evlenirken aslında 6 kişi evlenir” gibi bir simgesel cümle ile özetlese de, psikolojik sorun çözümlerinde 0-6 yaş dönemine odaklandığından, geçmiş nesillerden gelen tıkanıklıklara bir çözüm bulamayabilir. Örneğin çocukken şiddet görmemiş kişi, psikoloğa başvurarak olayın kaynağını bulamadığından, sorunu kökünden çözümleyemez. Çünkü sorunların kökleri sadece geçmiş nesillerin etkilerinde yatmakta olabilir.
  2. Yaşanan tecrübeler insanlığın dna’sına kazınıyor. Eğer aile içinde şiddet, intihar, cinayet, düşük, göç, travma gibi bir yaşantı varsa bundan aile fertlerinin hepsi, hatta etkisinin derinliği oranında gelecek kuşaklar da etkilenir. Hepimiz, ailemizin travmalarının etkilerini bazen farkında bile olmadan çocukluktan beri taşıyoruz. Bunlar yetişkin bireyin hayatında, mutluluğunda, kendi potansiyeline ulaşmasında bazı tıkanıklıklar ve engeller oluşturabiliyor. Aile dizimi ile bu tıkanıklıklar çözülüyor ve sorun, bütünün içine oturtuluyor.
  3. Anadolu’da da atasözleri aile dizimini işaret ediyor. Örneğin ailenin geçmişte kötü bir şekilde ölmüş üyelerinin adlarının, “kaderi benzemesin” denilerek yeni doğan bebeklere verilmez. Dede koruk yermiş, torunun dişi kamaşırmış atasözü de buna işaret. ‘Babasına çekmiş’, ‘annesi kılıklı’ gibi terimler, anasına bak kızını al da aynı amaçla söylenir.
  4. Şirketlere de aile dizimi yapılabilinir. Şirkette çalışmış ve çalışan tüm insanlar, kurucular, müşteriler ve tüm ortaklar bir ortak enerji alanı oluştururlar. Aileye benzer. Firmalarda da ailede olduğu gibi herkesin kendi yerini kabul etmesi esastır. Bir düzen yoksa ekip içinde devamlı bir huzursuzluk, bir gerginlik yaşanır. Organizasyon dizimi ile ekip için huzursuzlukları çözülebilir. Ortaklık aşamasında ortaklarla ilgili olabilecek olası engelleri görmek için organizasyon dizimi kullanılabilir. Bir iş yerinin büyümesinin önündeki engeller, mekândan kaynaklanan sorunlar olup olmadığı konuları organizasyon dizimlerinde çözülebilir. Örneğin aynı mekanda değişik zamanlarda sürekli iflas yaşanmış ise, organizasyon dizimi ile o mekânda yeniden bereket enerjisinin akması sağlanabilir.
  5. Geçmişle helalleşebilmek mümkün. Aile Dizimi tekniğiyle başka zamanda, mekânda ve insanların başına gelmiş olan ve etkileri kişilerin üzerinde devam eden olaylar gün yüzüne çıkmakta ve ruhsal düzeyde kişileri yöneten ve yönlendiren eğilimler çözümlenmektedir. Üstlenilen rollerden ve yönelimlerden özgürleşmek de mümkün olmaktadır.
  6. Hazır değilseniz terapi almanız tavsiye edilmez. Aile Dizimi oldukça güçlü bir tekniktir. Bu teknikle alınmış ve doğru prensiplere göre uygulanmış bir seanstan sonra hayatınız aynı şekilde devam etmez. Seanstan sonraki ruh hali seanstan öncekine nazaran oldukça farklıdır. Bu nedenle kendi gerçeğine bir kez tanık olması kişiyi sonsuza dek değiştirecektir. Bu nedenle bu kadar büyük bir gerçekle yüzleşmeye hazır hissetmeyen kimselerin bu seansı alıp kendi dizimini açtırması tavsiye edilmemektedir.
  7. Terapide mutsuz olabilirsiniz fakat sonrasında kuş gibi olacaksınız. Aile Dizimi seanslarında şaşkınlıktan şok olmaya kadar varan birçok tecrübe yaşanabilmektedir. Bu deneyim, o an için kişiyi mutlu yahut huzurlu hissettirmeyebilir. Ancak giderek aile sisteminde ve kişinin bilinçaltındaki dengeler yerine oturdukça denge ve huzuru artar.
  8. Önümüzdeki yıl harika bir yıl olacak. Terapilerden sonraki ilk yıl içinde özgüven sorunları, öfke, soğukluk ve katılık gibi duygular yerini özgüvene ve kararlılığa; ılımlı ve uyumlu davranışlara bırakır. Böylece yaşam yeni baştan daha enerjik ve dış dünyayla barışık hale gelir. Tüm bu içsel yenilenmenin sonunda kaygılar, duygusal bozukluklar, takıntılar, maddi manevi tıkanıklıklar, başarıyla ilgili engeller ve çok çeşitli bedensel şikâyetlerden kurtulmak çoğunlukla mümkündür.
  9. Ailedeki herkes rahatlayacak. Kişilerin enerjileri değiştikçe, ilişkilerde olumlu değişimler gözlenmeye başlar. Aileden tek bir kişi bile ailesi, sülalesi için aile dizimi çalışmaları yaptığında, diğer bireyler bu çalışmalardan haberdar olsun olmasın, olumlu değişimlere uğrarlar. Örneğin kardeşiyle sorunu olan birinin aile dizimini açtırdıktan sonraki akşama kardeşinin onu aradığı sürprizler yaşanabiliyor. Fiziksel hayatta aramızda bulunmayan aile büyüklerimiz bile, ölümsüz olan ruhları sayesinde, zaten çalışmaların farkındadır.
  10. Başkalarının terapilerine de katılabilirsiniz. Aile Dizimi çalışmalarına ‘katılımcı’ olarak katılıp başkalarının aile dizimlerini izleyerek veya rol alarak farkındalığınızı arttırabilirsiniz. Bu muhteşem çalışma; altıncı hissinizin kuvvetlenmesine, iç sesinizin daha sık konuşur hale gelmesine, meleklerinizin sizi daha çok koruyup, rehberlerinizden daha çok yardım almanıza yol açabilir.
  11. Yaşadığımız sorunların temelleri kardeşlerimizden geliyor olabilir. Yaşama sevinci olmayan, sürekli suçluluk duygusuyla yaşayan bir kişi, bunların nedeninin, kürtajla alınmış ya da doğumundan kısa süre sonra ya da bebekken ölen kardeşi yüzünden olabileceğini aile dizimi çalışmasıyla anlayıp, şifa bulabilir. ‘Kardeşim yaşayamamıştı, ben de ölmeliyim, yaşayarak O’na haksızlık yapıyorum, benim de yaşamam lazım’ tarzındaki hisler, kişinin hayatı boyunca bilinçaltında bastırılmıştır. Kardeşinin temsilcisiyle (ki o kişi o anda gerçekten kardeşinin enerjisi ile doluyor) yaptığı konuşma, göz göze bakış, kucaklaşma ile çözülmeler yaşanmaya başlanır. Kardeşine ya da yukarıdaki diğer örneklerde, anneannesi ya da atalarına kalbinde sevgiyle yer verdiğinde ve onların yaşamlarına, seçimlerine, kaderlerine saygı gösterdiğinde her iki taraf da özgürleştiklerini hissederler.
  12. Terapi süresi konuya göre değişebilir. En önemli aşama, kişinin bile farkında olmadığı, hatta bilmediği bu gerçeğin, enerji alanında ortaya çıkmasıdır. Eşinden dayak yediği için aile dizimi yaptıran bir kişinin, bu olayı anneannesinden üstlendiği ortaya çıkmasıyla çalışma zaten neredeyse sonlanmıştır. Bir dizimleme yaklaşık 45 dakika sürer, 20 dakika ya da 2,5 saat dizimlemeler de olabilir. Çalışmanın finali; dizimleme yapan kişinin anneannesini temsil eden kişinin önüne giderek, O’nun hayatına ve seçimlerine saygı duyduğunu dile getirerek, aldığı yükü saygıyla iade etmesidir. Büyükler de üstlenileni saygı gösterilerek geri alırken, ‘sen bizim yaptıklarımızı tekrar etmek zorunda değilsin’ derler.
  13. Birçok sebebi olabilir. Köken aile ile ilgili önemli ve sistemde derin etkileri olan olaylardan bazıları şu şekilde sıralanabilir:
  • Göçler ve göç sırasında yaşanan travmalar
  • Erken yaşta kaybedilen ebeveynler
  • Erken yaşta kaybedilen kardeşler
  • Doğma şansı bulmamış kardeşler (düşük, kürtaj, ölü doğum)
  • Kayıp kişiler
  • Erken yaşta boşanmış anne-baba
  • Aile bireylerinin ağır hastalıkları
  • Ailede işlenmiş cinayetler yahut kurbanlar
  • İntihar vakaları
  • Haksız kazanılmış malların mirası
  • Aileden birileri evlatlık verilmesi
  • Savaşa katılıp, geri dönmemesi
  • Alkol kumar gibi bağımlılıklar
  • Zulüm etmek, zulme uğramak, tecavüz, taciz,
  • İlk aşklar veya evlilikler, o ilişkilerden olan çocuklar,
  • Evlilik dışı doğumlar, nesebi bilinmeyen hamilelikler,
  • Öfkeli kalmış eski sevgililer, eşler, nişanlılar
  1. Sebebini bilmediğiniz maddi tıkanıklıklar yaşıyorsanız aile dizimini deneyin. Maddi durumu iyi bir aileden gelen, eğitimli bir kişinin maddi sıkıntı içinde olmasına karşılık yapılan bir aile dizimi çalışmasının sonucu şu şekilde olmuş; Görünürde bolluk içinde yaşaması gereken bu kişinin, yaklaşık yüz yıl önce savaş yüzünden topraklarını, mal varlıklarını bırakarak, hayatta kalabilmek için göçmüş bir ailenin 5. kuşak bireyi olarak, aile büyüklerine olan kuvvetli sevgi bağı ile, ‘atalarım için önemli olan köşkleri, altınları değil, hayatta kalabilmekti, yaşayabilmek için parasızlığı göze aldılar, ben de onlar gibi sıkıntı çekerek onlara olan bağımı kanıtlamalıyım, param çok olursa onlara ihanet etmiş olurum’ düşünce ve hissine bağlanmış olduğu ortaya çıktı, o çalışmaya kadar kendisi de böyle bir düşünceye bağlı yaşadığını bilmiyordu.
  2. İlişkilerinizi etkileyen aile geçmişini aile dizimiyle çözebilirsiniz. Kadın ya da erkeğin kurduğu sıkı bir aşk ilişkisi hiçbir zaman tam olarak kopmuyorsa; daha sonraki evliliklerinde doğan çocuklar, geçmişteki sevgili ya da nişanlıyı temsil ediyorlar. Eğer kadının bir tek kız çocuğu olmuşsa, nişanlı veya sevgili veya ilk eşi, yani bir erkeği aile içinde kız çocuk temsil ediyor ve o çocuk hiçbir zaman tam bir kadın olamıyor. Veya tersi; oğlan çocuk babanın ilişkisini temsil ediyor ve tam bir erkek olamıyor; örneğin erken yaşta prostat sorunu çıkıyor böylece kadınlardan uzak duruyor veya çoğunluk eşcinsellikte karar kılıyor.
  3. İntihar eğiliminin çözüldüğü örnekler var. Diyelim büyük babanın işlediği bir cinayetten hiç haberi olmayan torun, kurbana karşı duyulması gereken suçluluğu taşıyor ve kendi hayatını kısıtlıyor, kronik depresyon yaşıyor, hatta intihar ederek kendi haberi olmadan yaşanmış bir haksızlığı yaşamıyla ödeyebiliyor.
  4. Bir çok sağlık problemi için aile dizimi faydalı olabilir. Vücudun miras aldığı ruhsal travmalar, acılar, depresyonlar bir zaman sonra vücutta sağlık problemleri oluşturabilir. Bu hastalıkların çözümünde aile dizimi çözücü olabilir.
  5. Aile dizimi seanslarında negatif anılarla barışma esastır. Seanslarda size artık normal bir tepkiniz aslında babanızın bir suçluluk duygusundan kaynaklanıyor olabilir. Bu duyguya bağlı olarak davranışlarınız şekillenmiş olabilir. Sizin bununla barışmanız sizin üzerinizden yük kalkmasını sağlar. Aile diziminin kurucusu Bert Hellinger’in yaptığı bir kısa gerçek seansı aşağıdaki videodan inceleyin. Çok güzel anlatıyor.
  6. Çocuklar anne babaya yardım etmeyi bırakmalıdırlar. Çocuklar, özellikle küçük çocuklar anne babalarının iyiliği için her şeyi yaparlar. Aile diziminde görülür ki, ana babasından kader almaya çalışırlar. Bazen “sen hasta olacağına ben olayım daha iyi” bile derler. Fakat bu ana-babayı koruma kurtarma isteği her zaman başarısızlıkla sonuçlanır. Bu deneyim de çok acılıdır. Fakat vazgeçmezler. Çocukken ebeveynlerine yardım etme istedikleri gibi büyüdüklerinde de başkalarına yardım etmeye devam ederler. Bu ilişki hep başarısız olur. Bu mutsuzluktan dolayı 30 yıl terapiye giden var. Hayatlarını çöpe atıyorlar. İlk yapılması gereken ise ebeveynlere yardım etmeyi bırakmaktır. Anne babaya sen büyüksün ben küçüğüm demek gerekir. Bu, sisteme saygı duymaktır. Ebeveyn sistemde önce gelir. Çocuklar sonra gelir.
  7. Siz veya sülaleniz unutsa veya dışlasa bile büyük aile ruhu onu unutmaz ve onu kabul edene kadar yaşatmaya devam eder.  Aile sisteminde sadece ana baba değil ana babanın kardeşler ve dedeler ve nineler de yer alır. Sülaleden her hangi biri kötü hatırlanıyor ve unutulmaya çalışıyorsa ve aileden dışlanmışsa, o kişi onore edilene, anlayışla karşılanana ve aileye tekrar dahil edilene kadar aile sistemi düzensiz devam eder ve huzursuzluklar olur. Ortak bir aile bilinci vardır. Aileye gelen birey erken ölse, ölü doğsa, kürtaj olsa bile siz veya büyükleriniz silse bile aile dizimi siteminde hiçbir kayıt silinmez. Kişiler ailede yok sayılamaz. Eğer bir kişi bir ailede unutuldu veya dışlandıysa o dışlanan kişiyi ailenin en küçükleri daha sonraki kuşaklarda tamamen bilinçsiz bir şekilde temsil etmeye çalışır ve o kişinin kaderi tekrar eder. Örneğin dedelerden biri öfkeli ve huysuzsa ve suç işlemişse, onu tüm aile unutmak istemişse de torunlardan biri yine aynı öfke ve huysuzlukla davranabilir ve suç işlemeye yatkın olabilir. Torunu kendi haline bıraksan belki hiç bu eğilimleri olmayacak fakat aile etkisinden dolayı bu kötü eğilimlere sahip olabilir.
  8. Eski eşlerinizden helalleşerek ayrılın, etkisini çocuğunuzda görebilirsiniz. Diyelim ki bir çift kötü ayrıldı, birbiri hakkında kötü konuşuyorlar veya ah ediyorlar. Bu yeni bir ilişkiye başlamayı zorlaştırır. Diyelim ki ilk eşiyle helalleşmeyen adam başkasıyla evlendi. Çocuğu oldu. Çocuk aslında bilinçsiz şekilde kendisi de anlamadığı bir sebeple babanın helalleşmeden ayrıldığı ilk eşini bazı noktalarda temsil etmeye başlar. İlk eşi gibi hissetmeye başlar. Artık annesine rakip hisseder ve çocuk, çocuk olamaz, kendi kaderini yaşayamaz. Kabul edilmeyen saygı duyulmayan insan aile dizimini bozar. Adam ilk eşini kabul etmeli, sen benim ilk eşimsin ve bana katkılarını saygıyla karşılıyorum ve kabul ediyorum diyebilmelidir. Benim yeni eşime sen de saygı duy demelidir. Bu şekilde artık çocuğu ilk karısını temsil etmek zorunda kalmaz.
  9. Ailede kimseyi yok sayamazsınız. Herkesi kabul etmelisiniz. Ailede herkesin yeri vardır, ailenin bir parçasıdır ve ona aittir. Hiç kimse öylesine dışlanamaz veya unutulamaz. Örneğin bir anne düşük yaptı, ikinciyi doğurduysa doğan çocuğa ikinci çocuk olarak bakmak gerek. İlk çocuğun düşük olması anısı aileye acı gelebilir, unutmuş olabilirler, doğan çocuğa bundan bahsetmemiş olabilirler. Fakat ilk çocuk öylesine unutulamaz. Ailede bu unutma veya üstünü bastırma kafa karışıklığı yaratır ve ikinci çocuğun üzerine yük bindirir, depresyona yatkınlık yaratır, görünmez hissettirebilir. İlk çocuğun hislerini ailenin çoğunlukla en küçük çocuğu taşır. Aile, bu şekilde dizilimini kaybeder. Bu düzensizlik nesiller boyu sürebilir. Ailede herkese doğru yerini vermek gerekir.
  10. Aile diziminde düzensizlik olanlar hislerine çoğunluklara kendilerini kapatırlar. Doğduğumuzda her şeyi hissederek başlarız. Küçükken düşünmek, kavramak ve mantık kurmaya yeterince sahip değiliz. Yaptığımız sadece hissetmek. Büyüdükçe ve mantık geliştirdikçe geçmiş nesillerden gelen kalbimizdeki ağırlığı ve huzursuz duyguları hissetmemek için kötü duygular üzerinde kontrol sağlama isteği oluşur. Çünkü başka yolu yoktur. Kalbimizdeki ağırlığın ne olduğunu çevremizde kimse bilmez veya söylemez. Büyüdükçe rahatsız eden korku, huzursuzluk gibi acılı duyguları hissetmemek için kalbimizi kapatır hislerimizi en aza indiririz. Bu da diğer iyi duyguları da hissetmemizi engeller. Kalbimiz bu sebepten bilinçsizce kapanır ve duygularımıza uzaklaşırız. Hissetmek istemediğimiz, aslında bizim bile olmayan bu korkular ve kötü duygulardan kaçmak için katılaşırız, kendimizi izole ederiz.  Aşkı, sevgiyi, heyecanı çok az yaşarız. Umudumuzu yitiririz. Tüm korkuları hissetmemek için kalbimizi kapatır sadece düşünmeye başlarız. İyi bir düşünür oluruz. Sol beynimiz çok aktif çalışır. Bu ilk başta kalpteki ağırlıktan kaçmak için genç bireylere iyi gelir.  Fakat bununla başa çıkma beceriniz, asla kalbinizi iyileştirmez. Tüm bu duygular bilinçaltına itildikçe vücut hastalık bile geliştirmeye başlar.
  11. Aile diziminde düzensizlik olanlar eşlerini kendine uygun olanlardan seçmezler. Bireyler evlenirler. Eşlerini kendilerine uygun olanlardan değil, bilinçaltına ittikleri hislerle baş etme yollarına uygun olarak seçerler.  Yani kendini hislerine kapatmışsa, aynı kalbi kapalı insanı kendine eş seçer. Aile dizimi ile kalbinizdeki ağır yükten kurtulduğunuzda hafifler ve kendiniz olmaya başlarsınız. Kendinize doğru kişileri çekerisiniz. Kalbinizdeki yük her nesle aktarıldığında daha da büyüyerek yeni nesile geçer. Yani kalbinizdeki yük ne kadar geçmiş nesillerden gelirse o kadar büyüktür. Bu da yeni neslin taşımasını her defasında biraz daha güçleştirir.
  12. Kalbinizdeki sizi hissizleştiren yüklerden kurtulmak aile dizimi ile çok kolay. Temizlemek çok zor gelebilir fakat aile dizimi ile bu aslında çok zor değildir. Sonuç olarak ebeveynlerimize ait olanları onlara verdiğimizde kalbinizde bir aydınlanma olur. Kalbiniz açık olur tüm hislere açık olursunuz. Ağlamaktan korkmazsınız.

KİMSİN KENDİNİ TANIYORMUSUN

KENDİNİ EN SON NE ZAMAN HARİKA HİSSETTİN?
* DAHA MUTLU BİR HAYAT YAŞAMANIN
* HUZURLU VE SAKİN OLMANIN
* SAĞLIKLI, ZİNDE BİR YAŞAM SÜRMENİN
* HAYALLERİNİ VE HEDEFLERİNİ GERÇEKLEŞTİRMENİN
* HAYATINLA İLGİLİ DOĞRU KARAR ALABİLMENİN
* UYGUN SEÇİMLER YAPMANIN VE HEDEFLERİNE ULAŞABİLMENİN
* GERÇEK POTANSİYELİNİ AÇIĞA ÇIKARMANIN
* DENGEDE VE KALİTELİ YAŞAMANIN
* YAŞAMINI KOLAYLAŞTIRMANIN
* HAYATA DAHA GENİŞ PENCEREDEN BAKMANIN
* BOLLUK BEREKETİ HAYATINA ÇEKMENİN
* DAHA VERİMLİ BİR YAŞAM SÜRMENİN
* ZENGİNLİK VE REFAH İÇİNDE YAŞAMANIN
* İLİŞKİLERİNDE UYUMU YAKALAMANIN VE KOLAY İLETİŞİM KURMANIN
* AİLEN VEYA ÇOCUKLARINLA İYİ İLETİŞİM KURMANIN
* KARİYER HEDEFLERİNİ BELİRLEMENİN
* SINAV STRESİ İLE BAŞ ETMENİN
* DAHA CESUR OLMANIN VE RİSK ALABİLMENİN
* EGONUN VE DUYGULARININ FARKINDA OLUP, YÖNETEBİLMENİN
* YAŞAM AMACINI KEŞFEDEREK ANLAMLI YAŞAMANIN
* BOL BOL VE BEREKETLİ PARA KAZANMANIN
* KORKULARININ FARKINA VARMANIN VE BUNLARLA BAŞ ETMENİN
* GEÇMİŞTEN BUGÜNE HAYATINDA TEKRAR EDEN OLUMSUZLUKLARI ÇÖZMENİN
SIRLARINI ÖĞRENMEK İSTER MİSİN?

Hayal Et: Bireysel Görüşme Yapan Pek Çok Kişi Gibi Muhteşem Bir Hayat Hikayesi İçin Yeni Bir Başlangıç Yapmaya Ne Dersin?

DUA EDİYORSAN SEVİLİYORSUN..








🙏🏻Allah ile aramızda muhteşem bir sistem, bir yaradılış mucizesi var. 
Her şey tek ve bize özel olarak düşünülmüş sistemin birer parçasıyız. Ve tüm varoluşun birleşiminden Allahın eşsiz varlığını görebiliriz. 
🤚🏼Parmak izimiz, kan grubumuz, ses tonumuz, göz bebeğimiz ve her şeyden öte kimseninkine benzemeyen kaderimizle bu dünyanın sahnesinde rollerimizi oynuyoruz. 
👼🏻Allah sevdiği kullarına kendini hissettirir, dua ettirir, tövbeyi hatırlatır, düşünmeyi, ondan istemeyi, tefekkür etmeyi, evreni, yaradılışı sorgulamayı nasip eder.
👉🏻Eğer dua ediyorsanız bilin ki
Allah ile berabersinizdir.
Bu hikaye ile biraz daha derinlere bakalım...
👇🏼 .......İmanı güçlü biri her gün dua ediyordu. Bir gün içinden bir ses (iblis) ona, —“ Bu kadar dua edip yalvarıyorsun Allahtan sana hiç cevap gelmiyor. Neden boşu boşuna dua ediyorsun ki?” der.
👤Adam bu durumu düşünür ve inancı zedelenir, dua etmekten vazgeçer.
🕊Bir gece rüyasında Hızır görünür.
Ona —“ Neden dua etmekten vazgeçtin? “ der. Adam bunun üzerine —“Allahtan cevap alamadığını ve sevilmediğini düşündüğünü söyler...
👼🏻” Hızır kendisine şöyle der;
👉🏻“ Senin “Ya Rabbi” demen, O’nun sana cevabıdır.
👉🏻Senin çare arayışın, O’nun seni kendine çekmesidir.
👉🏻Senin İÇİndeki Sevgi, O’nun sana lütfudur.
🙏🏻Bil ki, O izin vermedikçe, O kulundan hoşnut olmadıkça hiç bir kişi dua edemez. DUA EDİYORSAN SEVİLİYORSUN...🕊
......Dua ediyorsanız, her yerde o’nu arıyor ve hissediyorsanız, yakarışta, tefekkürde, şükürdeyseniz bilin ki SEVİLİYORSUNUZ.

dua elleri ile ilgili görsel sonucu

AFFETTİĞİNİZ HER KİŞİ, YAŞAMDA İLERLEMENİZDE BİRER GEÇİŞ KAPISIDIR...



AFFETME ile ilgili görsel sonucu



✍🏻İçinde doğduğunuz aile kutsaldır. Mükemmel bir ilişkiye sahip olmanız gerekmez hatta en sorunlu ilişkiniz ailenizden biriyle olabilir. 🙏🏻Varlığınızdaki gücü açığa çıkartacak tüm ilişkiler ilahidir. Kabul etmek zor olsa da anlaşamadığınız anneniz, reddettiğiniz babanız, görüşmediğiniz teyzeniz, sizi içeriye bakmaya zorlar; yani kalbinize... Kalbinizdeki tüm fazlalıklar, boşaltılması gereken yükler, güneş görmesi gereken odalar, atılması gereken çöpler, sevgiyi gölgede bırakır. 🙏🏻Nefret ettiğinizi düşündükleriniz, sevmeye en çok ihtiyaç duyduklarınızdır. ☝🏼Bazen içinde doğduğunuz aile bir aileden fazlasıdır...Ruhunuz size o aile kanalıyla bir şey söylemek istiyordur. Halletmeniz gereken, göz ardı edemeyeceğiniz bir şey. İzin verirseniz ruhunuz sizinle konuşacaktır. Anlam veremediğiniz her sorunun kutsal bir nedeni vardır. Kendinizle aranızdaki mesafe kapandığında kalbinize yakınlaşırsınız. Kalbiniz ilahi ateşle arındığında şunu sevip, bunu sevmemek bir seçenek olmaktan çıkar. Bir kere tutuşan ilahi sevgi kıvılcımı varlığınızı ele geçirir. Siz artık yargılamazsınız. 

Unutmayın; AFFETTİĞİNİZ KADAR ÖZGÜRSÜNÜZ.

Yüksek Enerjili 5 Kelime



Mesela  “Om” kelimesi meditasyonda kullanılmaktadır. Bunun sebebi bazı sesler ve kelimeler güçlü frekanslıdır. Meditasyon çalışmaları yapanlar mantra dediğimiz bir kelimeyi sürekli sürekli tekrarlayarak enerjisini yükseltirler. Belli harflerin geçtiği kelimelerde güçlü etkiler yaratmaktadır.
Bu 5 Kelimenin Enerjilerini kullanarak güçlü olumlama cümlesi oluşturabilirsiniz.
1- Işık;Ruhum ve Aklım güzellik ile ışıldıyor.Çevreme ışık saçıyorum.
2- Aşk; Hayata ve kendime aşığım. Huzuru ve gerçek aşkı buluyorum.
3- Barış; Çevremle ve kendimle barışıyor ve huzuru yaşıyorum. Barışçıl ve huzurlu bir ruha sahibim.
4- İnanç; Kendime ve kaderimin iyi olacağına inancım sonsuz. Yaratıcının eşsiz gücüne inanıyor ve beni sevdiğine inanıyorum.
5-Bağışlamak; Kendimi ve geçmişimde yaşadığım her şeyi Bağışlıyorum. Ben kendimi bağışlıyorum ve özgür kılıyorum.
ALINTIDIR

Çekim Yasasının Eksik Parçası 1 Kuantum ve Para İlişkisi

Ä°lgili resim





İstediklerimiz neden olmaz ?
Bana sık sık şu soru geliyor ;

Ben kendim için şunu şunu istiyorum ama bir türlü gerçekleşmiyor..Acaba doğru mu odaklanmıyorum Ya da istemeyi mi bilmiyorum ?


Burada bu konulara dair tüm kişisel gelişim kitaplarında ya da öğretilerinde altı fazla çizilmeyen önemli bir nokta var ..
Buna çekim yasasının eksik parçası da diyebilirsiniz..

Tüm o kitaplar ve bu konuya dair yetkinliği olan kişiler hayatınıza istediğiniz bir şeyi çekebilmeniz için şunu söyler ;

İste, İ
nan, Sahip ol !..

Oysa durum bunun tam tersidir..
Yani her ne istiyorsanız ona zaten sahipmiş gibi davranmanız ve öyle hissetmeniz ve buna yürekten inanmanız gerekir..

Birinci şekliyle yani “İste, inan, sahip ol” kalıbında durum şöyle işler..

Bir şeyi istemek demek ; aslında ona sahip olmadığınızı onaylamak demektir. Yani sizde yok o nedenle istiyorsunuz..
Burada farkında olmadan istediğiniz şeye değil onun eksikliğine odaklanırsınız..
Evrene sizden iki zıt mesaj yayılır..Bilinciniz ister, bilinçaltınız “o bende yok” der..
ki aslolan genelde onun dediğidir..

Bunu bir örnekle anlatırsam sanırım daha kolay anlaşılacak;
Cebinizde 10 TL var ve yolda yürürken yaşlı ve yoksul bir dilenci kadın gördünüz..
İlk düşünceniz hemen çıkarıp ona para mesela 5 TL vermektir..
Bu düşünce zihninizdeyken her şey güzel ..
siz kendinizi bolluk içinde hissediyorsunuz ki rahatlıkla verebileceğinizi düşünebiliyorsunuz..

Ancak çoğu kişi şu ikinci düşünceye yakalanır..”Ona 5 TL verirsem benim cebimde çok az para kalacak..ben ne yapacağım”

İşte siz aslında ilk anda o kadına para vermeyi düşünürken, sonrasında paranızın çok azalacağını düşünerek, enerjinizi bir anda kıtlık yokluk bilincine odaklamış olursunuz..

Bu çok beğendiğiniz bir elbiseyi ilk anda görüp beğendiğiniz halde sonra vazgeçmenize neden olan bilinçle aynı bilinçtir.
Ya da yeni bir ev, araba almak istiyorsunuzdur ama her istediğinizde farkında olmadan onlara “sahip olmadığınız” duygusunu da güçlendiriyorsunuzdur..

Oysa Evren tamamıyla herkese yetecek kadar bolluk ve bereket enerjisiyle çevrilidir ve bu enerji sizinle birlikte, kuantum birleşik alanı..o sonsuz olanaklar ağında, o Tanrısal kaynakta mevcuttur..
Sorun sizin kendinizi onun dışında görmenizden kaynaklanır. Oysa aynı alandasınız ve onlar sadece görülmeyi ve uzanıp alınmayı bekler..




MOR KASE ile ilgili görsel sonucu

Bir kaseye (mor olsa daha iyi olur )5-10 TL koyun ve evinizde ortada görünür bir yerde olsun..
Her o noktadan geçişinizde o parayı sallayın..
Paranın enerjisini aktive etmiş olursunuz..
Enerji harekete geçer ve size de akmak üzere devirdaimine başlar..


PARA MIKNATISI ile ilgili görsel sonucu

























Yolda yürürken kendinizi tüm paraları çeken bir mıknatıs olarak imgeleyin.
PARA MIKNATISI ile ilgili görsel sonucu


Gördüğünüz tüm ağaç yapraklarını para olarak düşünün ve onların dalından ayrılarak gelip size yapıştığını..yürüyen bir mıknatıssınız ve parayı çekiyorsunuz..

”Para nerede olursa olsun gelir beni bulur..
Ben hiç parasız kalmam..
Kendi bolluk ve bereketimi kendim yaratırım "gibi olumlamalar bulun ve sık sık içinizden bunu tekrarlayın..
İnanıp inanmamanız önemli değil.. çok yapmanız sonuçta bilinçaltınıza indirmenize yarayacaktır...

Düşünce Gücüyle Tedavi / Louise Hay “Bedenimin verdiği mesajları sevgiyle dinliyorum”


Düşünce Gücüyle Tedavi / Louise Hay

“Bedenimin verdiği mesajları sevgiyle dinliyorum”

Hayatta herşeyin olduğu gibi, beden de içsel düşünce ve inançlarımızın bir aynasıdır. Dinlemesini bilirsek bedenimiz daima bizimle konuşur. Bedenimizin her hücresi, düşündüğünüz her düşünceye, söylediğiniz her söze karşılık verir.

Sürekli düşündüğünüz ve söylediğiniz şeyler, beden yapınızı, şeklini, sağlığını ve hastalığı oluşturur. Asık görünüşlü bir surata sahip kişi, bu görünüşünü sevecen ve mutlu düşüncelerle oluşturmamıştır. Yaşlı insanların yüz ve bedenleri açık bir biçimde hayat boyu sürdürdükleri düşünce kalıplarını yansıtır. Siz yaşlandığınızda nasıl görüneceksiniz?

Bu bölümde bedende hastalık yaratan Olası Düşünce Kalıplarını ve sağlık yaratmakta kullanacağımız Yeni Düşünce Modellerini ve Olumlu ifadelerini göreceksiniz.

Her hastalığın zihinsel nedeni herkes için yüzde yüz geçerli değil elbette. Ama hastalığın nedenlerini araştırmaya başladığımız için bir başlangıç noktasını veriyor.

BAŞ, bizi temsil ediyor. Dünyaya gösterdiğimiz şey. Genellikle başımızla tanınırız. Baş bölgesinde bir sorunumuz varsa bu, genellikle “bizde” çok yanlış bir şey olduğu duygusunu taşıdığımız anlamına gelir.

Olumlaması “Barış, sevgi, haz, gevşeme, rahatlık. Hayatın akışına kendimi bırakıyor ve hayatın içinde kolaylıkla gelişiyorum“

SAÇ, dayanıklılığı temsil ediyor. Gergin ve korku dolu olduğumuzda, sıklıkla omuz kaslarında başlayan katılaşma başımızın tepesine, hatta göz çevresine kadar yayılır. Saç, saç kökleriyle beslenir. Kafa derimizde gerginlik olduğunda, sıkılmaktan dolayı saç nefes alamaz. Ölür ve dökülür. Gerginlik sürüyorsa, kafa derisi gevşeyemez. Saç kökleri sıkıştığı için yeni saç büyüyemez ve sonuç; kellik.

Gerginlik güçlü olmamaktır. Gerginlik zayıflıktır. Gerçekten güvenli ve güçlü olmak demek, sakin, dengeli ve huzurlu olabilmektir. Bedenlerimizi daha çok gevşetmeliyiz, baş derimizi de.

Şimdi deneyin. Baş derinize gevşemesini söyleyin ve bir farklılık hissedip hissetmediğinizi gözleyin. Eğer gevşediğini hissediyorsanız bu egzersizi sıkça yapmanızı öneririm.

KULAKLAR, işitme kapasitesini temsil ediyor. Eğer kulaklarınızda sorununuz varsa, genellikle işitmek istemediğiniz bir şeylerin olup bittiği anlamına gelir. Kulak ağrısı işittiğiniz bir şeyden kızgınlık duyduğunuzun göstergesidir.

Kulak ağrıları çocuklarda çok yaygın. Çocuklar, genellikle evlerinde işitmek istemedikleri şeyleri duymak zorunda kalıyorlar. Çoğu ailede çocuğun kızgınlığını ifade etmesine izin verilmez. Çocuk olayları değiştirme gücüne sahip olmamasının tepkisini, kulak ağrısı yaratarak gösterir.

Sağırlık, birlikte yaşamak zorunda olduğunuz bir kişiyi dinlemeye katlanamamanın göstergesidir. Dikkat edin, çiftlerden birinde sağırlık sorunu varsa, diğeri sürekli konuşur, konuşur, konuşur.

Yeni Düşünce Modeli: ”Tanrıyı dinliyorum. Hayatın coşkusunu işitiyorum. Hayatın bir parçasıyım. Sevgiyle dinliyorum“

GÖZLER, görme kapasitesini temsil ediyor. Göz sorunları, görmek istemediğimiz bir şeyler olduğu anlamına geliyor. Kendimizle ya da hayatla ilgili; geçmişle, şimdiyle ya da gelecekle ilgili görmek istemediğimiz şeyler.

Bir çok insan gözlük takmaya başlamalarından 1-2 yıl öncesine dönüp görmek istemedikleri şeylerle yüz yüze gelmeyi kabul ettiklerinde, gözlerinde gözlük takmalarına gerek kalmayacak kadar iyileşme görüldü.

Şu anda olanları görmezden mi geliyorsunuz? Ne ile yüzleşmek istemiyorsunuz? Şu andan mı, yoksa gelecekten mi korkuyorsunuz? Eğer gerçekleri net bir şekilde görebilseydiniz, şu anda görmediğiniz neleri görüyor olacaktınız? Kendinize ne yaptığınızı görebiliyor musunuz?

Bakın, kendimize sormamız gereken ilginç sorular var, değil mi?

Yeni Düşünce Modeli: “Özgürüm. Özgürce ileriye doğru bakıyorum. Çünkü hayat sonsuzdur ve mutluluklarla doludur. Sevecen gözlerle bakıyorum. Kimse bana asla zarar veremez“

BAŞ AĞRILARI, kendimizi yanlış, geçersiz, değersiz görmekten kaynaklanıyor. Bir daha başınız ağrıdığında, kendinizi hangi konuda hatalı bularak yargıladığınıza dikkat edin. Kendinizi affedin. Baş ağrınızın geçtiğini göreceksiniz.

BOĞAZ, “istediğimiz şeyi söyleyebilme” ve “kendimizi ifade etme” yeteneğini temsil ediyor. Boğazla ilgili sorunlar, bunları yapmaktan korkmak, hakkımızı aramaktan çekinmek, “ben buyum” demek cesaretini gösterememekten kaynaklanıyor.

Kızgınlık, boğaz ağrılarının sebebidir. Eğer soğuk algınlığı da varsa zihinsel karışıklık yaşıyoruz demektir. LARENJİT, konuşamayacak kadar öfkeli olmak demek.

Boğaz ayrıca bedendeki yaratıcı akışı da temsil ediyor. Yaratıcılığımızı ifade ettiğimiz bu bölgede, yaratıcılığımız engellendiğinde, boğazla ilgili sorunlarımız olur. Hepimiz tüm hayatlarını başkaları için yaşayan bir çok insan tanıyoruz. Kendi istediklerini hiç yapamayan, sürekli anne-baba-eş-sevgili-patronların istekleri ve beklentileri doğrultusunda yaşayan ne çok insan var. BADEMCİK ve TİROİD sorunları, kendi isteklerinizi gerçekleştirememekten kaynaklanan, engellenmiş yaratıcılığın sonucu oluyor.

Boğazdaki enerji merkezi, yani beşinci çakra, bedende değişimin olduğu yerdir. Değişime karşı koyduğumuzda, değişimin tam ortasında ya da değişmeye çalıştığımızda, genellikle boğazımızda etkinlik artar. Öksürdüğümüzde ya da biri öksürdüğünde dikkat edin. Ne konuşuluyordu? Neye tepki gösteriyoruz? Direnç ve inatçılık mı, yoksa değişim süreci içinde miyiz? Grup çalışmalarımda öksürmeyi, kendini keşfetmede bir araç olarak kullanırım. Birisi öksürdüğünde, elini boğazına götürmesini ve yüksek sesle “Değişmeye Hazırım” ya da “Değişiyorum” demesini söylerim.

Yeni Düşünce Modeli: “Düşüncelerimi, hissettiklerimi, isteklerimi rahatlıkla ve özgürce dile getirebiliyorum. Yaratıcıyım. Sevgiyle konuşuyorum“

KOLLAR, hayat deneyimlerini kucaklama kapasitesini ve yeteneğini simgeler. Kolların dirsekten yukarısı kapasitemizle, dirsek altı bölümü yeteneklerimizle ilgilidir. Duygu birikintilerimizi eklem yerlerinde depolarız ve dirsekler yön değiştirmede esnekliğimizi simgeler. Hayatınıza yeni bir yön verme konusunda esnek misiniz? yoksa eski duygu birikimleriniz sizi aynı noktada mı tutuyor?

ELLER, yakalar, tutar, kavrar. Bir şeylerin parmaklarımızın arasından akıp gitmesine izin veririz. Bazen gerektiğinden fazla tutarız. Açık elli, sıkı elli, el becerili, yumruk sıkan, yumuşak elli oluruz. Elden veririz, el veririz, elde edemeyiz, elinin hakkını veririz. El ele veririz, avucumuzun içine alırız, elimizden gelmez. Eli maşalıdır, eli uğurlu gelir veya ele avuca sığmaz.

Eller yumuşak olabilir veya parmak boğumları çok fazla evhamlı ya da katı düşünceli olmaktan dolayı sert ve yumru yumru olabilir. Elleri sıkmak korkudan kaynakların; kaybetme korkusu, asla yetmeyeceği korkusu, bırakırsan gider korkusu.

Bir ilişkiye sıkı sıkıya yapışmak, eşin arkaya bakmadan kaçmasına yol açar. Sıkılmış yumruklar yeni bir şeyi tutamazlar. Elleri bileklerden rahatça sallamak, insana rahatlık ve açıklık duygusu verir. Size ait olan şey, sizden alınamaz. Rahat olun.

Yeni Düşünce Modeli : “Tüm düşüncelere sevgiyle ve kolaylıkla uyum sağlıyorum”

SIRT, destek sistemimizi temsil eder. Sırt sorunları genellikle yeterince destek görmediğimizin ifadesidir. Sıklıkla bizi işimizin, ailemizin, eşimizin desteklediğini düşünürüz. Gerçekte, tümüyle Evren ve Hayatın kendisi tarafından destekleniyoruz.

Üst sırt ağrıları, duygusal destek yoksunluğunun hissedilişidir. Kocam-karım-sevgilim-arkadaşım-patronum beni anlamıyor ve desteklemiyor.

Orta kısım suçluluk duygusuyla ilgili. Geçmişimizde arkamızda kalan bir şey. Arkanızda ne bıraktığınızı görmekten mi korkuyorsunuz ya da arkada bıraktığınız bir şeyi mi gizliyorsunuz? Sırtınızdan hançerlenmiş gibi mi hissediyorsunuz? Gerçekten “bitip tükendiğinizi” mi hissediyorsunuz? Ekonomik sorunlarınızla bir çıkmaz içindesiniz? Ya da ekonomik endişeleriniz çok mu fazla? Bu durumda, alt sırt bölgenizde sorunlarınız olacaktır. Parasızlık ya da parasal korku bunu yaratacaktır. Miktarın hiç önemi yoktur.

Çoğumuz hayatımızda en önemli şeyin para olduğunu düşünürüz. Onsuz yaşanamaz. Bu doğru değildir. Paradan çok daha önemli, onsuz yaşayamayacağımız bir şey var. O nedir? Nefesimiz.

Nefesimiz hayattaki en değerli şey. Ama nefes verdiğimizde, bir sonraki nefesi almak için havanın orada olacağından zerre kadar şüphe etmeyiz. Bir nefes daha alamazsak, üç dakika dayanamayız. Bizi yaratan GÜÇ, hayatımız boyunca yetecek nefesi bize verdiğine göre, neden tüm diğer ihtiyaçlarımızın da karşılanacağına güvenemiyoruz?

Yeni Düşünce Modeli: “Hayat beni destekliyor. Evrene güveniyorum. Sevgi ve güveni özgürce veriyorum“

MİDE, tüm yeni düşünce ve deneyimlerimizi hazmeder. Mideniz neyi alıyor, neyi almıyor? Hazmedemediğimiz şey ne? Mide sorunları, yeniliklere kolaylıkla adapte olamadığımızın göstergesi. Korkuyoruz.

Çoğumuz uçakla yolculuğun yaygınlaşmaya başladığı ilk dönemleri hatırlıyordur. Kocaman metal bir kuşun içine girip, güvenli bir şekilde yolculuk edeceğimizi düşünmek oldukça zordu. Her koltukta kusma torbaları vardı ve çoğumuz torbaları kullanıyorduk. Şimdi aradan geçen yıllardan sonra torbalar hala var. Ama çok ender kullanılıyorlar. Uçma fikrini hazmettik artık.

Yeni Düşünce Modeli: “Yeni düşünceleri kolaylıkla özümlüyorum. Hayat benimle uyum içinde. Hiçbir şey bana rahatsızlık veremez. Dinginim“

BACAKLARIMIZ, hayatta bizi ileriye doğru götürüyor. Bacaklardaki sorunlar, öne adım atma korkusu ya da bir yolda ilerlemekteki kararsızlığımızın göstergesi. Ayaklarımızla koşarız, ayağımız geri geri gider, ayağımız sürünür. Bir şeyleri yapmak istemediğimiz zamanlar, bacaklarımızda küçük sorunlar yaratırız. VARİS DAMARLARI nefret ettiğimiz bir yerde veya iş de olduğumuzu gösterir. Damarlar zevki taşıma yeteneklerini kaybederler. Siz istediğiniz doğrultu da mı ilerliyorsunuz?

AYAKLARIMIZ, kendimiz ve hayat hakkındaki anlayışımızla ilgilidir. Geçmişle, şimdiyle ve gelecekle. Çoğu yaşlı insan yürümekte zorluk çeker. Hayat anlayışları geçerliliğini yitirmiştir ve gidecek bir yerleri kalmamış gibidir. Küçük çocukların hoplayıp, zıplayıp, dans eden ayakları vardır. Yaşlı insanlar hareket etmekten korkarcasına durdukları yerde bile sallanırlar.

Yeni Düşünce Modeli: “Gerçek benim desteğim. İleriye doğru zevkle adım atıyorum. Spiritüel anlayışa sahibim“

CİLDİMİZ, bireyselliğimizin ifadesidir. Cilt sorunları genellikle bireyselliğimizin bir şekilde tehdit edilmesinden kaynaklanır. Başkalarının üzerimizde gücü olduğu duygusuna kapılırız. Cilt sorunlarından kurtulmanın en iyi yollarından biri, günde yüzlerce defa “kendimi onaylıyorum” demektir. Gücünüze tekrar sahip çıkın.

Yeni Düşünce Modeli: “Olumlu yollarla dikkat çekiyorum. Güvenliyim. Kimse bireyselliğimi tehdit edemez. Huzurluyum. Dünya güvenli ve dostça. Tüm kızgınlık ve öfkelerimden kendimi özgür kılıyorum. İhtiyacım olan şeyler bir şekilde karşılanacaktır. Suçluluk duymadan iyi olan her şeyi kabul ediyorum. Küçük mutluluklardan yararlanmasını biliyorum“

KAZALAR, kaza değildir. Her şeyi olduğu gibi kazaları da biz yaratırız. Tabii ki, “bir kaza geçirmek istiyorum” demeyiz. Ama düşünce kalıplarımızla kazaları kendimize çekeriz. Bazıları “sakardır”, kazalar her yerde onları bulur, bazılarının ise hayat boyu başlarına birşey gelmez.

Kazalar kızgınlık ifadesidir. Birikmiş öfkedir. Kazalar ayrıca otoriteye karşı çıkma arzusudur. O kadar kızarız ki birisine vurmak isteriz, ama birisi bize vurur (çarpar). Kendimize kızdığımızda, suçluluk duyduğumuzda, kendimizi cezalandırma ihtiyacı duyduğumuzda , kaza bu işlevi görür.

Kazada bizim hiç suçumuz yokmuş gibi görünebilir, kaderin talihsiz bir kurbanıyızdır. Kaza, başkalarından ilgi ve şefkat görmemizi sağlar. Birileri bize bakar, yaralarımızı iyileştirir. Bazen yatakta uzun süre istirahat etmek zorunda kalırız. Ve ağrılarımız olur. Ağrılarımızın bedenimizde oluştuğu yerler, hayatımızın hangi alanında kendimizi suçlu hissettiğimiz konusunda bize ipucu verir. Bedensel hasarın boyutu, ne kadar ağır cezalandırılmak istediğimizi ve mahkumiyetimizin süresini gösterir.

ASTIM, Kendin için nefes almayı hak etmeme duygusu. Astımlı çocuklar aşırı duyarlılığa sahip oluyorlar. Çevrelerinde tüm olan bitenlerden kendilerini sorumlu hissediyor ve suçluluk duyuyorlar. Kendilerini “değersiz” ve bu yüzden de suçlu hissederek, kendilerini cezalandırma ihtiyacındalar. Coğrafı değişiklikler bazen astım için yararlı oluyor, özellikle aileden uzaktaysa.

Genellikle astımlı çocuklar büyüdükçe hastalıklarını “yeniyorlar”. Yani ev ortamından okula giderek, evlenerek ya da yanlız yaşamaya başladıklarında, hastalık geçiyor. Ama hayatlarının bir döneminde, çocukluk dönemlerini hatırlatan bir deneyim yaşarlarsa bir astım nöbetine yakalanıyorlar. Böyle bir durumda, tepki gösterdikleri şey, o anda olanlar değil, çocukluklarında yaşadıkları bir şeyle duygu bağlantısı kurmaları oluyor.

YARALAR, YANIKLAR, KESİKLER, ATEŞLENME, ŞİŞME, KABARMA, KAŞINMA kızgınlığın bedendeki ifadesi oluyor. Ne kadar bastırmaya çalışırsak çalışalım, kızgınlık ifade edilmenin bir yolunu bulur. Birikmiş öfke patlamaması için içimizden çıkmalıdır. Öfkemizle dünyamıza zarar vereceğimizden korkarız. Ama kızgınlık kolaylıkla “şu konuda kızgınlık duyuyorum” diye ifade edilebilir. Tabii bu sözleri patronumuza her zaman söyleyemeyiz ama yastığı yumruklayabilir, arabada avazımız çıktığı kadar bağırabilir veya tenis oynayabiliriz. Bunlar, kızgınlığı fiziksel olarak ifade etmenin zararsız yollarıdır.

Spiritüel insanlar genellikle kızmamaları gerektiğini sanırlar. Evet hepimiz duygularımız için başkalarını suçlamayacağımız noktaya gelmeye çalışıyoruz. Ama o noktaya erişinceye kadar, an içinde ne hissettiğimizi olduğu gibi kabul etmek daha sağlıklı.

ŞİŞMANLIK, Korunma ihtiyacını temsil eder. İncinmelerden, eleştiriden, tacizden, cinsel sömürüden korunmaya ihtiyaç duyarız. Yani genelde hayattan ya da bazı konulardan korkarız. Siz seçiminizi yapın.

Ben şişman bir insan değilim. Ama yıllar boyu, kendimi güvende hissetmediğim dönemlerde birkaç kilo aldığımı farkettim. Tehlike gittiğinde, kilolar da kendiliğinden gidiyordu. Kilolarla savaşmak zaman ve enerji ziyanıdır. Rejimi bıraktığınız anda kilolar tekrar geri geliyor. Kendinizi sevmek ve onaylamak, yaşam sürecine güvenmek, aklınızın gücünü bilmekten gelen güvencede olma duygusu, bence en iyi rejim. Olumlu düşünenlerin rejimini yapın, kilolarınız kendiliğinden kaybolacaktır.

Birçok anne, baba sorun ne olursa olsun, bebeğin ağzına yiyeceği dayıyor. Bu bebekler büyüdüklerinde bir sorunları olduğu zaman “ne istediğimi bilmiyorum” diyerek buzdolabının kapısını açıyor.

AĞRI, Her türlüsü bir suçluluk duygusunun belirtisi. Suçluluk duygusu daima ceza arar, ceza da ağrıyı yaratır. Kronik ağrılar, kronik suçluluk duygusundan kaynaklanır. Bu duygular o kadar derinlere gömülmüştür ki, çoğunlukla farkında bile olmayız. Suçluluk duymak, tümüyle faydasız bir duygu. Ne kimsenin kendisini daha iyi hissetmesini sağlar, ne de durumu değiştirir.

KASILMA, TUTULMA, Zihindeki tutukluğun ifadesi. Korku, bildiğimiz eski yollara yapışıp kalmamıza neden oluyor, esnek olmakta zorlanıyoruz. Eğer birşeyi yapmanın sadece “tek yolu” olduğuna inanıyorsak, genellikle bir yerimiz tutulur. Daima başka yollarda vardır.

Beden ile ilgili çalışabileceğiniz bir olumlama

Hayatın sonsuzluğunda, bulunduğum noktada her şey mükemmel, bütün ve tam.

Bedenime iyi bir arkadaşım olarak bakıyorum.

Bedenimin her hücresi kutsal zekaya sahip.

Bana ne söylediğini dinliyor ve önerilerinin geçerli olduğunu biliyorum.

Daima güvendeyim ve tanrısal olarak korunuyor ve yönlendiriliyorum.

Sağlıklı ve özgür olmayı seçiyorum.

Dünyamda herşey iyi ve güzel.

Düşünce Gücüyle Tedavi / Louise Hay