Booking.com

KARŞIMDAKİ NE DİYOR?

Zor olan, insanlarla birlikte yaşamak değil, onları anlamaktır.İnsanları anlamak için öncelikle onları anlaşılmaz kılan şeyin ne olduğunu bilmemiz ve onlarla iletişim içinde olmamız gerekir.İletişimin en kötüsü, iletişimsizliktir. İletişimsizlikte hem bilgi alış verişi yoktur, hem de yalnızlık duygusu fazladır.
İnsanlar birbirinin farkına varınca iletişim başlar.
Başkalarını anlamamızın önünde bazı engeller vardır.Bu engelleri ortadan kaldırmak ya da en aza indirmek hem kendimizi anlamamızı hem de başkalarını anlamamızı kolaylaştıracaktır.
1.Önyargılar algıları sınırlar. Görmek inanmaktır, ama çoğunlukla neye inanıyorsak onu görürüz. Çalışmalar sürekli olarak dünyanın nasıl olduğuna inanmak istiyorsak algılarımızı da o şekilde filtrelediğimizi gösteriyor. Önyargılarınızı bırakmak için hiçbir zaman geç değildir.
2.Genellikle ağızdan ağza yayılarak bize kadar ulaşan kalıplaşmış düşünce ve davranışlarımız başkalarının bireysel farklılıklarını görmemizi engeller ve onlar hakkında yanlış kararlar vermemize neden olur. Örnek:Kayserililer zeki çocuklarını tüccar yaparken, daha az zeki olanları memur yaparlar
3.Neden sonuç ilişkisini saptırarak başkalarını suçlayıcı ifadeler kullanmak anlamanın önündeki engellerden biridir.Örnek:Bak annen senin yüzünden hastalandı veya babamın ölümüne sen sebep oldun gibi.Suçlamak bir virüstür. Hoşunuza gitmeyen sonuçlardan dolayı birilerini suçladığınız an, virüs size de bulaşır.
4.Bir kimsenin yaşantısını, davranış ve düşüncelerini ondan daha iyi bildiğini iddia etmek anlamayı güçleştirir.Örnek:Sen beni ağabeyimden az seviyorsun veya bana kızgın olduğun için borç para vermiyorsun gibi.Bu tip düşünceler başkalarını doğru anlamamıza engeldir ve sağlıklı iletişim kurmamızı oldukça zorlaştırır.
5.Kelimenin tanımının her kişide farklı olması anlamayı zorlaştırır.Örneğin din. Kimi için yalnızca yasaklar ve korku dolu, tarihin en büyük yalanı; kimi için sevgi dolu, ilerletici, akla hitap eden bir öğreti.
6.Görür görmez, duyar duymaz, anladığımızı düşünüyoruz. İlk anladığımız şey, bu kelimelerin ya da sahnenin ifade edebileceği onca şeyden yalnızca biridir.
7.Son olarak en büyük iletişim problemimiz:anlamak için dinlemiyoruz,cevap vermek için dinliyoruz.
İnsanları sevebilmenin ve onlarla iletişim kurabilmenin yolu onları anlayabilmekten geçer. İnsanları anlamının en önemli ön koşulu ise empatidir.İletişim hangi boyutta olursa olsun, empati ile yaklaştığımız zaman anlayışlı olmaya başlarsınız.
Önce anlamaya, sonra anlaşılmaya çalışmak, insanlar arasındaki iletişimin anahtarıdır.Başkalarını anlamanın yolu, bize ait olan yargılardan geçici bir süre için bile olsa uzaklaşmayı başarmaktan geçer.Karşımızdaki insanı anlamaya çalışmak, sadık kalmanız gereken bir ilkeniz olmalıdır. Böylece karşınızdaki insanın değer yargılarını kavrayabilirsiniz.
Karşımızdaki insanı anlayarak dinlemek, hataları ve yanlış anlamaları da önler. Empatik dinleyen kişi, anlatılanları çabuk algılar, kabul eder, anlayış gösterir, güven verir. Bunun sonucunda karşılarındaki insanın güvenini de kazanır.İnsanlar anlaşılmak isterler, fakat asıl anlaşılan kişiler, anlamayı öğrenmiş olanlardır.
Eğer karşınızdakini anlamak istiyorsanız ön yargılardan ve yaşam birikiminizden uzaklaşmalısınız. Kendi yaşam biçiminiz,birikiminiz ve ön yargılarınızla dinlediğiniz insanları anlayamazsınız.
Anlamak için buradayız. Ne için yaratıldığımızı anlamak, kim olduğumuzu anlamaktan geçiyor. Kendini anlamak, bilgeliğin başlangıcıdır.İnsan, ancak kendini anlaması derecesinde huzur ve sükûnete kavuşur; çünkü kendini anlamakla, başkalarını da anlar, eşya arasındaki alakayı daha iyi keşfeder ve bu yüzden bir şey karşısında da telaş göstermez ve rahatsız olmaz.
İnsanoğlu, geçmişten ders çıkarmıyor. Geleceğiyse her ne kadar umut ve hayalle bezese de hiçbir şey daha iyiye gitmiyor. Birbirimizi bir hiç uğruna katlediyoruz. Dünyayı, tek yurdumuzu, daha güzel yarınlar ve bomboş hevesler uğruna yok ediyoruz. Nice peygamberler, düşünürler, sanatçılar, bilim insanları etrafımızı kuşatsa da “insan”a hürmet etmiyoruz.
Ötekileştirdiklerimiz, yaftaladıklarımız, nefretlerimiz hiç kimseyi bir yere taşımayacak, bunu da biliyoruz; ama yine de doğru bildiğimizi, iyilik ve güzellik adı altında dayatmaya devam ediyoruz.
Suçlamak, anlamaktan daha kolaydır.Anlarsan, değişmen gerekir..
Bu dünyaya anlaşılmak için değil, anlamak için geldik. Anlaşılamamanın üzüntüsünü duyacağımız yerde, bütün ruhumuzla başkalarını anlamaya çalışsak, hayat ne kadar güzel olurdu.
Anlamak, sevmenin başlangıcıdır.
ALINTI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder