Booking.com

AFFETMEK




AFFETMEMEK, bizim iyileşmemizi, sağlıklı ve doyumlu bir yaşam sürmemizi engeller.
AFFETMEK ise, geçmişi geçmişte bırakıp, “an’ı” yaşama ve geleceğe umutla bakma özgürlüğünü verir. Bu rağmen çoğu insan hayatındaki bazı insanları affetmeye yanaşmaz.
AFFETMEDİĞİMİZDE hayatımızda yanlış giden şeyler için başkalarını suçlamaya devam edebiliriz. Mutsuzluğumuzun sorumlusu da suçlusu da onlar olur.
AFFETMEDİĞİNİZDE, siz hâlâ bir kurban, yanlış yapılan kişi konumunda kalırsınız. Size bu kötülüğü yapan kişi “kötü kişi” olacağı için siz otomatikman “iyi kişi” konumuna kendinizi oturtursunuz.
AFFETMEMEK, sizi yaraladıklarında yaşadığınız güçsüzlük ve acizlik duygusunu telafi etme illüzyonu yaratır. Suçlu kişiyi zihninizin zindanında hapiste tuttuğunuz sürece, kontrolün sizde olduğu duygusuna kapılırsınız; gücünüzün gittiğini hissetmenize rağmen.
AFFETMEMEK, hem daha önce bizi inciten kişilerden, hem de yeni kişilerden gelebilecek olası incinmelerden korunduğumuz illüzyonunu yaşatır bize. Acımızı, öfkemizi beslediğimiz sürece olası tehlikelere karşı zırhımızı kuşanmış olarak bekleriz. Böylece artık kimse bizi incitemez, yaralayamaz, taciz edemez, reddedemez.
AFFETMEMEK, kızgınlık duyduğumuz kişileri zihninizde bedava kiracı olarak oturtmaktır. Günah değil mi, zihninizi boşu boşuna işgal etmelerine izin vermeye?
AFFETMEK, affettiğimiz kişinin davranışlarını onaylamak değildir. Affettiğimizde geçmişin bugünümüz üzerindeki yıkıcı etkisini ortadan kaldırırız. Bu, onların bir zamanlar yaptığı şeyin doğru, haklı ve onaylanabilir olduğu anlamına gelmez. Yapılanların kabul edilebilir, önemsiz, çok da kötü olmadığı anlamına gelmez. Yapılanlar kötüydü. Acıttı. Hayatımızı etkiledi.
AFFETMEK, affettiğimiz kişiden daha “büyük” olduğumuzu göstererek, onu kendimize ebediyyen borçlu kılmak değildir. Yargılayıcı tanrı konumundan, hoşgörülü tanrı konumuna geçmek, bağışlanan kişiye kendisini “günahkar” olarak hissettirir. Bu, gerçek affediş değildir.
AFFETMEYİ, haklı haksız mücadelesine girip, haklı olmaya uğraşarak da başaramayız. Haklı olmaya çalışmak, haksız olmaktan korkmaktan kaynaklanır; adalet peşinde olmaktan değil.
AFFETMEK fedakârlık da değildir. Dişlerimizi sıkarak, bizi inciten kişiye katlanmamız, güler yüz maskesi takınmamız da gerçek bir affediş değildir. Çünkü bu durumda aslında gerçek duygularımızı bastırmış oluruz. Bu tavır hem zordur, hem de hayatımızdan haz duygusunu çalar.

KÜÇÜK YEŞİL AFFEDİŞ KİTABI – Nil Gün

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder